0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
803
Okunma
Farklı renklerle çıkıp
kaynadığımız kazandan,
kurdun,
elmaya işleyişi gibi
girdik dünyaya.
Semirdik..
Şimdi,
kurduyuz kendimizin...
Merhametle yaratıldık ya!
merhametle
kovulduğumuz gibi buraya...
Timsah gözyaşlarıyla
bizde çok merhametliyiz,
yerken kardeşlerimizi..
Sonsuz öfke nöbetleriyle,
insanız!
Sevemeyecek kadar birbirimizi...
Geleceği satın alır,
satarız geleceğimizi...
Savaşarak paylaşırız,
kanlı ekmeğimizi...
Tanrı yavrusu
oldukları zannıyla,
sahneye çıkanların,
silahı ve celladıyızdır,
delerken gemimizi...
Tutunamıyorum;
barınamayacağım buralarda.
Hatırlıyorum;
kırk fırın tarif ederdiniz bana...
Duyamıyorum;
sizi artık inanınki...
Sağır etti beni gürültüsü,
kavramların
yer değişitirirkenki...
Sizin olsun!
Bezirganlığını yaptığınız ’’izm’’ler...
Simsarlığına soyunduğunuz,
kutsallar sizin...
Bulut tozu hülyalar,
sizin olsun kardeşlerim.
Bir büyük boşluk olmayan,
evren de sizin...
Vel hasıl-ı kelam;
her şey sizin.
Müsadenizle,
ben gideyim...
Daha da gelmem bu dünyaya!