1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1498
Okunma

FİKRİ
Fikri zamanın ünlü kabadayılarındandır. Onun kabadayılığı öyle racon kesmek, haraç toplamak, yetim hakkı yemek, kul hakkı yemek değil! Fikri’nin yanında tetikçisi yardakçısı, yaltakçısı da yoktur. Fikri kabadayıdır ama adam gibi adamdır.
Fikrinin selamının gittiği yerlerde üç gün esas duruşta beklerler. Allah var hakkını yemeyeyim. Helalinden gayrı tek lokma geçmemiştir boğazından. Kazandığını paylaşır gönlünce garip gurebayla, sokakta yatanıyla, simit satanıyla, hatta kendini büyük göstermek için atıp tutanıyla.
Fikri yine bir gün oturmuş gönlünce eğleniyor, hem onun eğlencesi de kendiyle olur. Karşısında oturanlar eziklik hissetmesin diye, kadehini yine kendi kadehiyle tokuşturur. Biraz çakırkeyf olmuştu ki, adamın biri küçük bir çocuğu evire çevir dövdüğünü gördü! Masadan öyle bir kalkışı vardı ki görülmeye değerdi. Fikri üç adımda enseledi herifi. Sen misin gariban üstelikte bir çocuğu döven. Fikri hemen dalıverdi.
Meğer adam yalnız değilmiş, yan meyhanede oturan arkadaşları adamın feryadına dışarı çıktılar. Bir de ne görsünler Fikri arkadaşlarını evire çevire dövüyor. Alkolün verdiği cesaretle kayıtsız kalamadılar. Mertliğin ortadan kalktığını gören fikri beş kişiye karşı zorlanırdı. Hemen elini beline attığı gibi dabancayı çekti ardı ardına tetiğe bastı ve beş kişinin beşi de kanlar içinde kalmıştı. Sağa sola bakındı ve bağırdı. “Ne duruyorsunuz çağırın şurdan polisleri.” Başını sağa sola sallayarak, ağır adımlarla meyhanenin önündeki masaya geçti ve polislerin gelmesini bekledi.
Çok geçmeden polisler olay mahalline gelmiş, bant çekerek suç mahallini emniyete almışlardı. Fikriyi polisler çok iyi tanırlardı. Masanın üstüne koyduğu silahı göstererek; “alın şu tabancayı, takın koluma kelepçenizi.”
Polislerden birisi kelepçeye yeltenirken, amiri; “koy o kelepçeyi yerine.” Diyerek Fikri’yi Hemen karakola götürdüler. İfadesinin ardından nöbetçi mahkemeye çıkarılarak oradan hapishaneye gönderdiler.
Bir sonraki duruşmada, Fikri’ye Müebbet hapis verildi.
Bir müddet sonra Fikri’ye görüş yasağı da getirilmişti. Dünyalar tatlısı eşi Fikriye hanımı artık göremiyordu! Doğrusu Fikriye hanım da Fikri gibi yürekli bir kadındı. Zamanla evde yalnız olması, Fikrinin hapiste olması her gün biraz daha solgunlaştırmıştı. Fikrinin yokluğu katlanılamaz bir hal almıştı artık.
Oturdu ve Fikri’ye bir mektup yazdı.
Fikri’nin yokluğunun ona zul geldiğini, onsuz zamanın geçmek bilmediğini, yalnız başına evde duvarların üstüne abandığını, hatta biriki kadeh içmek istediğini fakat tek başına tat vermediğini yazarak bir zarfa koydu. Ve postaya verdi.
Zaten Fikri Ulucanlar cezaevinde olduğu için mektup ikinci gün eline ulaşmıştı.
Bu duruma çok üzülen Fikri, hemen kağıt kaleme sarılarak yazmaya başladı;
Ben Fikri,
Fikrine düşünce
Uğrarsın Sakarya’da
Fikri’in yerine
İki tek atar eğlenirsin gönlünce
Fırıldak Osman iyi garsondur
Bakma sen onun deliliğine
Arada bir delilik eder
Ne yalan söyleyeyim
saygıda kusur görmedim
Fikri’nin oturduğu masa dersin
Şakkadanak oturtur seni yerime
Unutmadan söyleyeyim
İçeri girdiğinde;
Fikrice selam ver
Ben Fikri de
Hemen düşer önüne
Gel hanım abla
seni götüreyim Fikri’nin fikrine
Mırıldanır kendince
Hata edersem eğer
Yarım aklım var
Vallahi onu da gelince alır
Fikri’nim ya
Yüzüm duvara dönük otururum
Çirkinliklerden uzak
Beğenmezsen
Fikrince hayal eder
iskemleni değiştirir
Geçer Fikri’nin fikrine oturursun
Fikri karşındaymış gibi
Dökersin içini kadehlere
Başlarsın yine bir yerden
“ ne saçmalıyorsun Fikri,
kime bakıyorsun yine"
Fikri, cevap verìr;
“Gözüm kör olsun ki bakmadım
Bana Fikri derler,
Fikrice bakmadım kimseye
Bakmadım helalimden gayrısına
Tepemin tasını yine attırma
Şimdi anan baban yedi ceddin gelir yasına”
Sonra
Durur düşünürsün uzun, uzun fikrince
Fikri fikrine düşünce
Yine benim çılgın adamım der
“Fikrice sevdi beni”
Okşarsın kadehlerde Fikrini
Biliyor musun Fikri
Delisin dolusun ama
Adam gibi adamsın
Bu yüzden sevdim seni
Bu yüzden sevdim işte…
Hüma Efkan
5.0
100% (2)