8
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1505
Okunma

İstanbul, öyle bir şehir ki ;
Ne kadar paslı düşünce varsa
Sanki çivi çakmış insanın beyin zarına
Bağlanırsan çözülemezsin bir daha
Esirliğin böylesine pes diyesim geldi
Ölü hayalin varışı yok yarına
Zamanında kalkış verse de vapurlar
Gidişe lehimlemişler martı çığlıklarını
Simit paylaşımından ellerini çekip gidemiyorsun
Bir çaresiz duruşun, böylesine pes diyesim geldi
Denizin suskunluğu vurur kıyılardan önce
Dalga sanılan minik kıpramalara,
Çırpmalara ,çarpmalara alışamaz bir türlü yürekler
İmdat dileyip fırtınanın alasından
Limanın beklentisi kursağında kalmışken
Suskunluğun böylesine pes diyesim geldi
Tez varılması gereken en son istasyon
Belki de bir ömür evvelden
Haydarpaşa kurulmuştu da haberim yoktu
Şimdi kendi sessizliğimden
Kaçmak istercesine, hapşırsam
Kim diyecek çok yaşa
Terk edilmişliğin böylesine de pes diyesim geldi
Ayak izleri kendi kendine gidişe ayarlanmış
Kimi zamanda donuk, kiminde çıkıyor baştan
Her gece bir hayat kavgası
Yarım dilim payelikten cayar yüreğim
Nasibin böylesine de pes diyesim geldi
Bir de Kız Kulesi basar ayakucuma
Kaçacak bir delik olsa kaçar, saklanırım
Yüreğine sığınmak isterim
O da durmaz , bir türlü yerinde
Ortada kalışına pes diyesim geldi
Üç doğrunun vebali şairde şimdi
Gözler kapalı sanılmasın diye
Balığı ekmek, hayali gerçek ,
Yalnızlığımı yoldaş eyliyorum kendime
Ama balık yok, ekmeği bulmak ne mümkün
Bilinmezlikle dolu sokaklar
Şakaklarımda sensizliğin uğultusu
El sallıyorum Yedi Tepe’den
*Edebiyat Defterindeki 1000. şiirimle merhaba dostlara
5.0
100% (10)