ister mevsimin soğuk yüzü de,
istersen kalbimin buz esintisi
bu kadar baskının ne lüzumu var
anlayan varmış gibi al yüreği vur dengine,
onların ki de cam kesiği!

beni rahat bırak,
lisan bilmez haylaz yüreğim
şöyle ağız tadıyla, bu gece mazimi sek içmek istiyorum
gül yaprağı isyankar dudaklarımla
şarabın en kızılı en bordosundan.

zamanın neresinden tutunursan tutun
değil mi ki seni darağacında sallandırıp
hesabını çaktırmadan soruyor
neyin peşinde olduğunun farkındalığına varsan da
hem beni hem de kendini lalettayin üzmesen!

baştan savma olan hayatın angaryası
haddi hesabı olmayan vurdumduymazlığı
canım çıkıyor desen elimi uzatacak
takat bırakmadın daha neresinden okunup üfleneceksin nefesime?

düşlerin arkasından göz kırpan olmadım hiç
varlar yoklar ülkesiydi beraberliğimiz
sorma bana aklına düşüyor muyum diye
hayra yorma bitimsiz uçuşunun neresinde olduğumu
çareler bile gizli saklı çaresizliğinde.

’’geldim gördüm yendim’’ değildi bu
çarkı felek dönencenin zorluğu sadece,
mevsiminin medetsiz dönüşünde
ayak izleriydi seneyi devriyesinde,
kulağına su kaçmış kardan adam misali
en olunmaz düşlerde salıncak kurmaksa, kurdum gitti!

beni rahat bırak, lisan bilmez haylaz yüreğim
şöyle ağız tadıyla, bu gece mazimi sek içmek istiyorum
gül yaprağı isyankar dudaklarımla
şarabın en kızılı en bordosundan.