0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1077
Okunma
büyüleyici bir günbatımı öncesi
pasaport iskelesindeki masama demir attım
nargile fokurdamaları yankısında acı kahvem
kalemim kağıdım ve sigaram
şiir yüklü yüreğimdeki sen ve bu şehir
İzmir in kavaklarındaki dökülen yapraklar gibi
döküldü sözcüklerim teker teker sayfalarıma
güneş ile denizin kavuşması yansıdı gözlerime
sen düştün yüreğime
hasretle sarıldım sensizliğe
körfezin serin tuzlu imbatı ile soluklandım
martıların günü uğurlayan son çığlıklarıyla
gün kızıllığını kaybedip
yorgunluğunu körfeze gömmüştü
yıldızlar selam durmuştu İzmir gecelerine
Kordon da ki buzlu badem satıcılarının sesleri
otlu mezelerle süslenmiş ızgara çipura ve
kadeh kadeh aslan sütünün kokusuna karışıyordu
ben,
Pasaport ta ki masa donanımı ceplerime koyarak
Kordon boyundaki masamda yerimi aldım
bir sen yoktun
sesinin ve kokunun özlemi vardı masamda
bir ah çekip
sigaramı tellendirdim
dumanındaki siluetine bakarak
senli geçmişimize yelken açtım
hatırlar mısın
yılın tamamında rüzgarı hiç bitmeyen Çeşme Alaçatı da
gözlerimiz değmişti birbirine
bu sıcak rüzgarlarla
dalgalanan saçların dolanmıştı yüzüme
Çeşme Ilıca nın denizi gibi turkuaz gözlerin,
bu denizin bembeyaz kumsalları gibi bir yüreğin vardı
ilk defa aşık olmuştum sona yeminli
seni ve şehrimi anlatmaya sayfalar yetmez
gel artık,
dön artık
yeter bu hasretlik
bil ki ben
sana ve İzmir ime mecburum...
İlhan Aşıcı
5.0
100% (1)