0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
671
Okunma
Gözlerin;
Serin bir eylül akşamında
Yıldız gibi yağardı
Baldan tatlı hülyalarıma
Uzanıyodum bir şiir gibi
Derin düşlere
Kalemle arıyordum
Sende kaybettiğim kimliğimi
Kaç bahar geçti
Kaç mevsim eskidi de gözlerinde
Hiç bir papatya
Ellerinde ki kadar güzel durmuyordu
Dallarında...
Kitapsızlıktan gözleri ve kalbi paslanmış insanlığın
Son numunesi gibiydi sözlerin
Hece hece kafiye kafiye
Dalardım her kelamında uzaklara
Ve ben seni çok sevdim
Yanında olmasam da
Öyle uzaktan uzağa...
Cilalanmış bir hayat öyküsünün
Son mısraları gibiydik
Öyle paramparça öyle zehir zemberek
Her göz yaşı bizden ilhami duygularla
Kirpikler üzerinden yol alırdı
Buse değmemiş yanaklarımıza...
Saatimiz daha dolmamıştı
Ayrılığa vedaya çok vardı
Bilirdik ki aşkı bitiren ayrılık ve vedalar değil
Vazgeçişlerdir...
Ne senden ne benden ne de bizden vazgeçtik...
Çünkü aşkın terazisinde vazgeçmek yok
Savaşmak var
Mütefekkir bir kalple
Soluk soluğa
Yar için
Aşk için
Kavuşmak için...
O yüzden ki
Biz aşkı en tatlı hülyalarda tattık
Ve yalnızlıktan soğuyan yatağa
O tatlı hülyalar için yattık...
Aşk aşk aşk
Suskun peri masalı kızının gözlerinde
Derin ve manidar dolu bakışlarla
Dua dua yükseliyor göğe doğru...
Kalplere doğru...
5.0
100% (1)