3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1328
Okunma

Ayrılık rüzgârları dolanıyor etrafıma,
Perişan halim çoktandır tedirğin bu saatlerde.
Kapısı açık avluyum pencerem kırık,
Paslı kilidi sö/külmüş yüreğimin.
Kaçağım iç zulamda astarına gizlenmiş biletsiz,
Akıntısına yolcuyum s/onsuzluğun.
Ve adaca dingin etrafım mavi denizde,
İrini kabuk bağlamış yaralarım düğüm,düğüm.
Bahçesi talan iç avluyum güllerim kurumuş,
OdaM boş/almış taşınmış masa,sandelyeler.
Misafirin izi yok ot b/ürümüş sarnıçlarımı,
Gölgeme küs benden habersiz güneşim kışı b/itmez.
Kaç mevsim çiçeksiz renksiz kaldı gelincikler,
Tarla kuşlarına ağıtlarım y/akar kan gülüm.
Toprağıma dargın sırra kadem tüm cemreler,
Akıntısına hazanda yolcuyum s/onsuzluğun.
Gün aydınlanıyor geceye cin/ayet gibi,
Her suskunluk loşluğa açılır bir kapı sanki.
Ağ/acımla seviyorum suyunu denizimin,
Beni kuş/atan gölgeler uyluklarımda sızı gibiyken.
Nazımı uğurlar Marmara zulasında üsküdarın,
Loşluğunda kanım çekilir serapça görürüm.
Ve dalgalarını kedice yalıyor adalarımın Boğaziçi,
Ay/aklarıma yalnızlığıyla dolanırken Kızkulesi.
Anda çam kokular dolar aydostan odama,
Ay dö/külmüş kırık penceremden gümüş tepsideyken.
Ekmeği alaza yanık şarabı çam bardaktaysa hele,
Yalnızlığı gibi yorgunluğuda t/atsız olurmu yılların.
Ellerim istemeden karanlığını okşar siluetinin,
Ruhu sürgün anda bedenine döner loşlukta yalnızlığım.
5.0
100% (4)