1
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1419
Okunma
neden göremem?
sende olmayanı...
defterlerin şekilsizliğinde kalır
sayfaların kırılganlığı
ki üşüdü avuçlarımdaki
av mevsimleri.
bir kış
daha şimdi...
evet.
ve kapı eşiğimizde
ten/beyaz...
dolanıyorum...
sarıyorum dışımdan içime
doğru
sarma/şık
ödeşemiyorum
kendimle bile
elma suyu koy
yarısına kadar bardağın
ve vodka
ki devrilsin gövdem
sana doğru
son
-RA
iniltilerini ve kırıklarını
gözlerinin elasını
sok ceplerime
avuç içlerim neden terli?
sıkıca tutuyorsun değil mi?
düşmemek için belki de
gitmek?
icat edilmemiş sanki hiç
doğru ve düzgün
kaçıramıyorsun
kelimelerini bile.
kapatıyorsun yarı açık
omuzlarını
ve sonra
saklanıyorsun avuçlarına
ki ben
buğulu camlara
çiziyorum seni
ters ve yüz...
belirgin bir iz gibi
ve itiraz gibi aslı/astarsız
boşluğu gibi çivinin
ve ilerlemek gibi
akışkan bir sıvının
içinde
kalabalıklar içinde
flu bir leke kadar
duruyorum bazen
görkemli tarihini izler gibi
insan oğlunun.
hepsi bu mu
ve her şey
bu kadar mı diye.
ki sen,
ardına bakıyorsun
kimi arıyorsun
avuç içlerindeki izlerden
kendinde olmayanı
anlamak ister gibisin
dağa/taşa/suya
bana değil
sana asla.
ışıklarını takip et tünelin
sonunu bulmak istercesine
gövdeler bul
yaprak yaprak aşk kokan
ve yasla nefesini/soluğunu
cazip geliyormuş gibi
sanki sevişmek.
boşluklarına otur merdivenlerin
sendromlar dağıtsın saçlarını
kan toplarken çanakları
gözlerinin
ki sen elma dersen
inanacağım dudaklarına...
boğulmak ne denek?
(...)