Yusuf Karaca
4 Kasım 2013/YENİ MESAJ GAZETESİ
Adında Alevilik yoktu tadında da


İstanbul’da ‘inanç önderleri’ toplantısı yapıldı. Adında bile bir sıkıntı var bu toplantının. İnanç önderleri toplantısı…

Nedir inanç önderleri toplantısı?

Hangi inancın önderleri?

Bu inancın bir adı yok mu?

Hayır, yok…

Tıpkı “halkım” veya “milletim” diyen Sayın Başbakan’ın, bu halkın ve milletin adını özellikle zikretmemesi gibi… Çünkü ortada değiştirilmesi ve dönüştürülmesi gereken bir millet varsa yapılacak ilk iş, önce onun adını değiştirmektir.

“Türk milleti” kavramı nasıl öyle saflıkla vazgeçilmiş bir şey değilse, Alevi dedesi olan İzzettin Doğan’ın da düzenlemiş olduğu toplantıya “Alevi Önderleri” toplantısı adını verememesi asla normal bir şey değil.

Bu toplantının adında bile Alevilik yok. İçeriğinde olabilir mi? Ama İzzettin Bey, adında “Alevilik” olmayan toplantının içeriğine Gülen’i katmayı ihmal etmedi. Yerlere göklere çıkardı, Hoca efendisini!

Adında Alevilik olmayan bu toplantının, tadında Diyalog vardı. “F tipi” bir koku vardı. Ehl-i Beyt’in adının verilmediği toplantı da, Gülen’in adı veriliyor.

Kimse bize “bu bir Alevi-Sünni beraberliğidir” diye yutturmaya kalkmasın. Ve kimse bize, Doğan-Gülen ortak inşaatının sadece “Cami-Cemevi” inşaatı olduğuna da inandırmaya kalkmasın.

Bu küresel bir projedir.

Gülen ne kadar Sünni ise, İzzettin Doğan’da o kadar Alevidir.

Bir Alevi dedesi, “o da Alevilerin Gülen’i” demişti. Elimizde bir ölçü aleti yoktur. “Şu derecede Alevi’dir, bu derecede Sünni’dir” diye ölçelim. Bu haddimize değil hâşâ…

Ancak Müslüman’ın elinde bir ölçü vardır. O da Allah’ın kitabı ve Peygamberin Ehl-i Beyt’i…

Şimdi bu ölçüye göre cevaplayalım. Allah’ın Peygamberini imanın şartlarından çıkararak “Allah’ı kabul iman, Peygamberi kabul kemal” diyen bir zihniyetin bırakın Sünni olmasını, Müslüman olabilir mi?

“Allah katında din İslam’dır” ayetini çiğneyerek, neredeyse yirmi yıldan beri “ilahi dinler” bayrağı açanlara, Allah’a rağmen Hak dinler iddiasında bulunanlara Müslüman demek İslam’a ihanet olmaz mı?

Allah “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyiniz” diye emir buyururken- Papaz ve Hahamlarla gününü gün ederek, onlara yazdıkları mektuplarla, Müslümanları suçlayanlar Alevi’ye, Sünni’ye ne verebilirler?

Cemevine “ibadethane” demeyenlerin, birden bire ortaya çıkan bu “Alevi” aşkını nasıl doğru anlayalım?

Sünni dünyayı, Papaz ve Hahamlarla beraber yediği iftarlarla, birlikte verdikleri pozlarla ve yaptıkları ortak toplantılarla bozanların Alevi dünyasına neden el attıklarını sanıyoruz.

Yahudiliği ve Hıristiyanlığı “ilahi inanç” diye adlandıranların bu daire içerisine Aleviliği de alarak Müslümanların düşmeyen tek kalesini yıkmak istiyorlar. Bu güne kadar Alevilere sızamamışlardı.

Sızmaya gerek kalmadan Doğan Dede, kendisi teslim etti. Kimse olayı şahsileştirdiğimizi zannetmesin. Gülen ve Doğan dedeye saygım ayrı bir konu ancak yerli ve milli bir proje içerisinde olduklarını söyleyemem.

Bu ikili, Müslümanları “İnanç gemisi” adında bir gemiye taşıyorlar. O gemi, Vatikan’ın Diyalog gemisidir. Diyalogcuların neyi savunduğunu, herkes biliyor. Cami-Havra-Kilise aynı avluda olacakmış!

Adı da, dinler bahçesi…

Şimdi bu bahçeye Cemevini de ekliyorlar. Tezgâh bu…

Bütün bu inançlar bir bahçede olamaz mı?

Vatikan suyu içmiş, Soros parası yemişler için olabilir. Ancak iman ve tevhit ağacı sadece ve sadece Ehl-i Beyt bahçesinde olur. Kimse kendini kandırmasın, hele Alevileri hiç…