1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1232
Okunma
Sen ömrümü yedin soldurdun gurbet
Taş, toprağın altın olsa ne çıkar
Saçlarımı döktün yoldurdun gurbet
Her güzelin sultan olsa ne çıkar
Ağıtlar yazarak sazın telinde
Yollara düşürdün seher yelinde
Kapıldığım boz bulanık selinde
Akan suyun volkan olsa ne çıkar
Aş, ekmek diyerek çektin içine
Mezarmı olmadın yaşlı, gencine
Her gün çalışırım gelmez biçime
Aş, ekmeğin paran olsa ne çıkar
Karabasan gibi çöktün üstüme
Halini soran yok yatan hastama
Hasretim büyüdü düşman dostuma
Birileri kan kam olsa ne çıkar
Ateş vardır hasret denen yarada
Düğünde, bayramda düştüm darada
Taş toprağın bile kokmaz burada
Her tarafın endam olsa ne çıkar
Binlerce gönül’ün aşkı, yarısın
Bir kere düşeni, Tanrım korusun
Bırak ta gözyaşım biraz kurusun
Gözyaşımda sevdam olsa ne çıkar
Necati’yi ne şah eyledin ne han
İl, il gezdirerek yaptın bezirgân
Karın doyurmaya versen de mekân
İki kaşık çorban olsa ne çıkar
Necati KEÇELİ
İZMİR
SESLENDİREN : Nigar ZENGİN
Avusturalya