8
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1496
Okunma

Kolunuzdaki kirli mor, güneşi kaybeden serinlikti
Akrebin tanrıçalarına yelkovanın tanrılarına bağışlanan dualar
Dökülüyordu dudaklardan
Merdiven başı tedirginliklerinde ter vardı
İnce sızıydı sensizliği düşlemek
Uyuyordunuz
Tekerlek izi, sesi kaygıların
İnansı gerçek ,Hipokrat’ın
Dağılma soluk daralmasının öteki ortağı
Ve korkunun eko izleri
Değil miydi?
Yüzünüzde evlerine dağılmış kahrı çekilmez bir akşamı okunurken
Bir kılıcın üstünü sonsuz örtecek kasımpatından habersizdiniz
Kırılıp katlanan konfeti çizgilerine öylece bakıp kaldınız
Bir giz bir büyük pay
Ağır nöbetleri kolaçan eden teslimiyet solgun duruyordu alnınızda
Hepsini orada terk edip
Götürülüyordunuz…
Ne ki
Sararan otların içinden boynunu eğip
Yolunu gözleyen zeytin dalı
Hiç olmak istenmeyen yere bakıyordur
Yüreğinizde ne kadar yer vardır
Son kullanma tarihlerini ötelemelere..
Söylemediniz
Tek bir kum tanesi gibiydiniz
Öteki taneciklerden habersiz
Düşüp kalkıyordunuz.
Dizlerinizde kurumuş çöp dermanları
Bir ülkeden başka bir ülkeye son kez sürülüyordunuz
Göz çukurlarınızda kocaman bir han
Bir karakış
Bileğinize yazılan firari okumalar
Ağlıyordunuz
Gerçeğinizde yitirdiğiniz tali yollar
Köstebektiniz üstünüze yıkılan dağın altında ezilen
Vallaha ki soluyordunuz
Ağır ağır kayboluyordunuz
]
5.0
100% (9)