0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1860
Okunma

Ellerimde imkanı var değiştirmenin dünyayı
Bir o kadar da imkansızlığı rüyaların..
Ilık bir eylül sabahı gözlerindeyken senin
Sen yeşil yeşil ötelerdesin sevgili yarim..
Çoban yıldızı fısıldarken faniliğini hayatın
Gece bulutları hikmetini konuşur vuslatımızın...
Ellerin ellerime değecek aşkla ve şehvetle
Geçmişin üzerine masumiyet kaplanacak böylelikle..
Sarı saçlarından ay çiçekleri bedgin ve mağdur
Sana taç olamayan çiçekler kendilerine maktul..
Lebinden mübhem bir hararet ki dilimdedir
Gündüz hasret ateşi gecede vuslat içimdedir..
Yıllardan önce bir üç eylül gecesidir doğuşum
Ey yeşil gözlü yarim ben asıl senle doğmuşum..
Eylülki doğuşum üçünde seni alışım dokuzunda
Gülcemalini en sevdiğim an leylin en uzununda...
Severirdim ayrıca Ulu Hakanı ben sıkça anardım
Abdulhamit Sencerle ben artık onu her daim hatırlarım..
Günler kısa hızlı ve geçmiş bir hayale taşınan kiracı
Bu gün de yarında siz olcaksınız hep başımın tacı..
Ahıskadan benim olman için göçmüş atan ve ceddin
İrandan göçelerin torunu da işte senin kısmetin...
Şimdi göçlerin menzilinde bir acayip baharlar var
Vuslatların çok çok öncesinde anılan rüyalar var..
Rüyamda gezinirken yol üstünde çok kalabalık vardı
Yolun bir yanı güneş diğerine yağmur yağardı
Sen elinde şemsiyeyle yanımdan bana bakarak geçtin
Bu rüyadan yıllar sonra evimize gelin geldin...
Cismini bırak ismini dahi kıskanırım düşmesin dile
Eylüller bir başka şevk eklesin böylece sevgimize..
Ben hayalperest mitralyöz ve hazankar süvari
Sen gönlümün sultanı ve ahsıkanın yeşil gözlü dilberi..
Rengi firuzeden bir gül düşer hatrıma yad ederken iranı
Ahsıkadan cevher gelmiş kıyas edilmez lakin
çam sakızı çoban armağanı...
5.0
100% (2)