0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1845
Okunma

"Her şeyin bir sonu vardır" derler, benimde!
Tik tak, tik tak, tik tak
Kalkıyor gözlerimden, yaşamın imge perdesi
Ve keskin bir barut kokusu, sarmalıyor her yanımı
Hoh, ölüm kokuyor nefesim...
Hani derler ya "film şeridi gibi geçer" yaşadığın her an. Görüyorum!
Görüyorum.
Aylardan şubat
Gece ki, zifiri karanlık
Bir doktor, çekiyor başımı hemşirenin yardımıyla
Ve bir kadın bağırıyor, çığlık çığlığa! Bu, annem olmalı...
Çocukluğum.
Âh, bu son nefesimde bile
Bana türlü türlü işkenceler çektiren
Kayıp diye adlandırdığım, cehennem yıllarım!
Görüyorum.
Cicilerini giyinmiş, bir kız
Elinde beslenme çantası ile, kapının eşiğinde beliriyor.
Ne kadar da masum, ne kadar da mutlu, ve sevinçli.
Annesi,
Siyah önlüğüne ördüğü
Yakayı takıyor boynuna. Aa bu benim...
İnsan bazen "unutulmaz" acılar yaşar.
Biraz bulanık,
Belki de bölük pörçük, anı demeti bunlar
Ama anlatmalıyım, yazmalıyım gördüklerimi.
Ne de olsa;
Yaşarken hayat,
Bir tiyatro sahnesi değil mi?
Repliklerden öteye gidemeyen.
Ya da, bir şarkı nakaratı. Efkara efkar, neşeye neşe katan?!
İşte ’o’ sahnelerden bir kare.
Görüyorum.
On yedi, on sekiz yaşlarında bir genç
Beş, altı, yedi yaşlarında bir kız -yardım edin- diye bağırıyor
Ama nafilê, çöküyordu ’o’ masum bedene, çirkinliğin abidesi!
Ve -adam oldum- diyordu, erkekliğinin son damlasını bırakırken, saflığın yitirilişine...
Adamlık nedir?
Sanırım;
Daha çocuk yaşta
Dayının, amcanın oğlu tarafından "tecavüze" uğramak!
Kimliğinin, hayallerinin, geleceğinin
Ergenliğe ulaştığın gün, nakarat gibi
Sona eren korkularla, bitmesi demek.
İşte böyle;
Sayın seyirciler.
Bir film karesidir hayat,
Ölmeden, bir kaç dakika önce görülen.
Yani, eylül de;
Yirmi yaş sendromu bu
Bir kızın günlüğünden, gözler önüne sürülen!
Peki ya "kız" hiç mi hata yapmadı?
Yaptı elbet. Lakin anlatamaz! Çünkü yoruldu.
Reklam alalım, araya lütfen...
02.09.2013 istanbul
Adnan bilgiç