10
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1555
Okunma
Erlik’in canı sıkıldı. Hele bir gidip şu insanları göreyim diyerek kalabalığın yanına vardı. Orada insanlardan başka yaban hayvanları kuşlar ve daha nice yaratıklar vardı. Erlik Tanrı bunları nasıl yarattı acaba bunlar ne yer ne içerler diye düşündü. O düşüne dursun insanlar ağacın yemişlerinden yemeğe başlamışlardı. Erlik baktı ki insanlar ağacın yalnızca bir yanındaki yemişleri yiyorlar öte yandakilere ellerini sürmüyorlar. İnsanlara bunun nedenini sordu. İnsanlar şu yanıtı verdiler: “Tanrı Ülgen bize şu yandaki dört dalın yemişini yemeği yasakladı. Biz yalnızca Tanrı’nın izin verdiği ağacın gündoğusundaki yemişlerden yiyoruz. Şu gördüğün yılan ile köpek yasak yandaki yemişleri yemememiz için bekçilik ediyor. Bundan sonra Tanrı göğe çıktı. Beş dalın yemişi de bizim aşımız oldu”
Bu yanıt Erlik’i sevindirdi. Erlik Körmös insanlardan Törüngey denilen erkeğe yaklaştı. Ona “Tanrı size yalan söylemiş. Asıl yasakladığı yemişlerden yemeniz gerekir. Onlar daha tatlıdır. Bir deneyin; göreceksiniz” dedi. Erlik uyumakta olan yılanın ağzına girdi; ağaca çıkmasını söyledi. Yılan ağaca çıkıp yasak yemişlerden yedi. Doğanay’ın karısı Eje yanlarına geldi. Erlik Törüngey ile Eje’ye de yasak yemişlerden yemelerini söyledi. Törüngey Tanrı’nın sözünü tutarak yasak yemişlerden yemedi. Karısı Eje dayanamadı yedi. Yemiş çok tatlı idi. Alıp kocasının ağzına sürdü. Törüngey ile Eje’nin tüyleri birden döküldü. Utandılar. Kaçıp herbiri bir ağacın ardına saklandılar.
Derken Tanrı geldi. Bütün ulus kaçışıp bir köşeye gizlendi. Tanrı “Törüngey! Törüngey! Eje! Eje! Neredesiniz” diye haykırdı. Törüngey ile Eje “Ağaçların arkasındayız” dediler “Karşına çıkamıyoruz utanıyoruz”. Sonra olanları bir bir anlattılar. Tanrı bildiği şeyleri duymanın öfkesi içinde herbirine ayrı cezalar verdi. “Şimdi sen de Körmös’ten (Şeytan’dan) bir parça oldun” diyerek yılana verdi ilk cezayı. “İnsanlar sana düşman olsun; seni görünce vurup ezip öldürsünler!” dedi. Eje’ye döndü “Sen Körmös’ün sözüne uydun. Yasak yemişi yedin. Cezanı çekeceksin. Çocuk doğuracaksın. Doğururken de acı çekeceksin. Sonunda öleceksin ölümü tadacaksın”. Törüngey’e de şöyle diyerek cezasını verdi: “Körmös’ün aşını yedin. Benim sözümü dinlemedin Körmös Erlik’in sözüne uydun. Onun adamları onun dünyasında yaşar karanlıklar dünyasında bulunur. Benim ışığımdan yoksun kalır. Körmös bana düşman oldu; sen de ona düşman olacaksın. Benim sözümü dinleseydin benim gibi olacaktın. Dinlemediğin için dokuz oğlun dokuz da kızın olacak. Bundan sonra ben insan yaratmayacağım. Artık insanlar senden türeyecek.” (W. Radloff tarafından saptanan mit)
Dedemi gördüm rüyamda
İki tane dedem vardı benim
Bu anne tarafımın atası
Yarı şaman
Yarı Melami
Yarı ermiş
Hacca yürüyerek
hatta uçarak
Defalarca gitmiş-gelmiş
Bana kabeden hurma
Gene kabeden ucuzundan kol saati getirmiş
Ufak tefek
Nur yüzlü
Annemden bile çok sevdiğim
Ve hala özlediğim
Bilici dedem
Kahin dedem
Rahmetli dedem
...
Bir korku filminden ödünç alınmış
Uçurumlar
Heybetli ağaçlar
Deli deli akan dereler arasında
İnce kıvrım kıvrım bir yol
Vakit geceye yakın
Yolumu kaybetmişim
Paniklemişim
"Korkma"diyor bir sisin arkasından
Sesinden tanıyorum
Sonra yüzü seçiliyor
"Bu yoldan korkma sakın"diyor
"Bu yol adamı tanrıya kadar götürür"
...
Freud dan aldığım dersle
Bir önceki günümü yatırıyorum masaya
Türk mitolojisine dalmışım
İlk insanların tanrıdan ilk zılgıtı yediği zamanlar
Gülümseyerek okumuşum
-Bal gibi çalmışlar işte
Gılgamıştan tufan ı çaldıkları gibi
Yasak ağacı da çalmışlar
Diye söylenerek uyumuşum
...
Şamanlar
Göğün yüksek katlarına kadar
Kutsal hayvanlarına biner uçarmış
...
Dede
Bütün masallarımızı
Bütün düşlerimizi çalmışlar
Dede
Orda mısın
-Çalmışlar diyorum
Çal-mış-lar
Boyamışlar
Süslemişler
Tekrar bize satmışlar
savrulmalar ağustos 2013
5.0
100% (8)