0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1082
Okunma

Yar…
Ne kadar gizlesem
Her lahzanın
Ümitleriyle yeniden dirilsem
Sabır denen deryanın
Derinliğinde hicran ile nefeslensem
Bilmem ki ne vakit
İçimin sızısını dindirsem,
Şevki sürur ile nazar etmeyi hissetsem
Artık
Aynaların
Sır perdesi kalmadı
İçselliğin ak sedası
Her yanımı sardı, mecal uzaklaştı
Düşen yaprak, kuruyan toprak,
Sevdasına adanmış
Yüreğin titremesine bak
Ömürden geçilse,
Risaleler ezberlense,
İdrak firkate yenik düşmüşse,
Hal bizar, umut hazandır
Neden
Kalabalıklar haz vermiyor
Ruhuma sancı zerk ediyor,
Hüzün her lahzada sesleniyor
Anlayamadığım,
Kavrayamadığım bir yabancılığın
Korkusu mu nüksediyor
Şaşkınlığım, abartılı bulduğum,
Asla haz alamadığım
Keşmekeşlik her yanımda bitiyor
Ten
Ne kadar güzel olursa
Nefeslerin dikkatlerini celp
Edip üzerinde toplasa
Ruhunda ve kalbinde hak
Ve hakkaniyet azmi
Bulunmuyorsa yaradır
Ne sefih bir gamdır,
Ruhsuz bir maceradır, zafiyet
İçinde çürüyen mecaldir, korksa da
Kalbin
Hangi halinden söz edeyim
Aklın derecelerini
Hangi idrakimle şerh edeyim
Vasfımı aşikâr eyleyen
Nadanlığımın ayan olan
Farkını nasıl gizleyim
Ruhumdan tebarüz eden
Yükün altında, gönül bahçemin
Kalın surlarından sesleneyim
Sen ne
Kadar zulmetsen
Ah u zar etmem için sabrımı denesen
Ömrü besteleyen güfteyi
Notalara çevirip sazendeye versen
Mızrap kırılır, akort darılır,
Saz mahzunlaşır, sazende
Şaşkınlık içinde etrafına bakınır
Mustafa Cilasun