5
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1547
Okunma

Bir gün,
yeniden notalara basacak alt dudakların
ve işte o zaman sus/acaksın bana...
(...)
Ve fakat..
eksilen sözlerimde etten bir canın,
kor yangınlarıyla yüzleşeceksen
kendini gör/eceksen
ve bir kez daha göm/meyeceksen kendini yüreğime
hiç dokunmadığım/koklamadığım ellerin/ellerim
saçlarının kırıklarında kırılmayacaksa senli doldurduğum hayatlar
ve hatalar sarkmayacaksa omuzlarının saçaklarından
yüreğinin limanından çözmeden iplerimi
ırmağında boy verip/ denizinde ıslanmışken
siyahtan uzak
maviden sıcak g/özlerinle ısıt beni
senden/bende arta kalanları bir suç gibi görmeden
ve hiçbir virgülde duraksamadan ısıt ki
hiçbir noktada durulmasın ve kızılmasın
feryat edilmesin hiçbir ünlemde
ve meraklar öksüz çocuklar doğurmasın soru işaretlerinde
merak etmediğim gibi seni bir kere bile/bile
(gülüşünü dedim ve ıslanmanı..kurumanı sonra ki güneşi
hep kıskandım..şimdi söylüyorum bunu)
kapattım parantezi bir dudak payı mesafende ki
dudağındaki kırılmaya dokunurken ellerim
aklımı çalan illegal tırnakların demiş miydim “sana”
ve hiç söylemediğin sözlerle iz bırakmıştın
boğazımın altında duran en sıcak yar/a “mor”...
(...)