bazen böyle olurum ben sebepsiz
yalnızlık yakışmaz bana bir türlü
manolya beyazı tavanlara
asılı kalır gözlerim
geceyi dinlerim rüzgarlı
susar sözlerim

martılar çirkin çığlıklarıyla
sessizliğimi vururlar
birisi Zehra diye bağırır sokakta
bir yağmur damlası
gürültüyle pancurda yuvarlanır
aklıma bir şarkı gelir
hiç bilmediğim..
seslerinin arasına gizlenirim

Çengelköy sırtlarında bir ayazma da
laterna çalar Rum kadını
...........duyarım
Koço da masama taze ceviz getirir
ceviz karası elli adam
bahçe sinemalarında
çekirdek sesleri böler geceyi
Dalyan da ağlarından
yıldız toplar balıkçı
dalgalar vurur sandalına
dalgalar bana vurur
alır götürürler beni
hangi kıyıya vuracağımı bilemem

bir adam Zehra diye
bağırır sokakta
Zehra denizde martı boğar
martılar sessizliği vurur çığlıklarıyla
ben,beni düşünürüm
Zehrayı tanımam aslında
yine de takılır karanlığıma
aldırmazlık edemem

gözleri ne renktir bilemem
iki siyah ayrılık gibi mi bakar
neden eskir suskunluğu gecede
neden sesine konar martılar
...............bilemem

İçimin sokaklarında
bir şeyler ararım el yordamıyla
çoktan yitirilmiş bir şeyler
İçimin sokakları ışıksızdır,loş
duraksız caddelerde yürür yorgunluğum
sessiz tramvaylar geçer bomboş

yalan bir yağmur yağar ipince
yalandan ıslanırım
bir adam
Zehra diye bağırır usanmadan
kıskanırım.....
geceyi dinlerim
gözüm de yağmur damlası
geceyi dinlerim
gözyaşıyla kahkaha arası.......