9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1088
Okunma
"ne kadar yükseğe çıkarsan o kadar ölümcül olur düşüşün"
hani çocukken hepimiz daha gözü karayızdır...
nerede en acayip yükseklik var oraya çıkar
atlardık aşağılara...
ipler üzerinde cambazlık yapardık...
ne ölümden, ne düşmekten korkardık...
ölümü soyut bir kavram olarak algıladığımızdan mı?
kimbilir...?
oysa biraz büyüdüğünde insan herşeyden korkar oluyor
daha temkinli olduğunu sanıp, bütün yaşamını kısıtlıyor...
bırak yükseklerden aşağı atlamayı,
artık düz yolda yürümeyİ bile unutuyor...
işte sevgilim şimdi benim durumumda bu...
çıkacağım yükseklik beni korkutuyor,
sen buna ne dersen de...
korkuyorum doğru...
bunun için sebeplerim var...
hani küçükken ne zaman düşsek
diz kapaklarımız yaralardan kabuk bağlardı
biz onları koparmayı çok severdik
onunla bile eğlenirdik ya...
şimdi yaralanmaktan o kadar kaçıyoruz ki
yaralanmamak için yaşamıyoruz neredeyse...
sen ne dersen de...
korkak de...
cesaretini korkularından alan biri için çok değil bu...
senin için de korktum
kendim için olduğu kadar
hangi onulmaz yara iyi olacak
bu saatten sonra...
sukunete ihtiyacım var benim...
daha iyileşmemiş yaralarım var
ne bende bir başka yarayı alacak gözü karalık kaldı
ne sende eski yaralarımı iyi edecek merhem var...
bakıyorum da sana, senin yaralarında çok eski...
kendi yaralarını iyi edememiş bir hekim
hangi hastaya şifa verebilir ki?
bizimkisi bile bile ladesti...
kimde kaldı kemiği bilmiyorum...
SİBEL