11
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
4027
Okunma

bizimkisi,
oltaya takılan bir balığın,
sulardan koparılan, son hayat hikayesi…
hayalimle uzaktan öpünce seni,
pembe ruj izi kalıyor mavi düşlerimde.
o anı gören bütün nesneler şahitlik ediyor,
gülüşün fonda çıkıyor her zaman.
poz veren yalnızlığımda,
seni ararken çok…
ara da bir sürpriz yaparak,
kendimi upuzun sahiline atıyorum,
çıplak adımlarla yürüyorum, görüyorsundur.
yüreğime yazılanlar, su yüzüne çıkıyor kum gibi.
’ Sahi mi? diyen sözlerini dalgalarla kayalara işliyorum,
her defasında su gözlerinden kaynıyor.
seni hatırladıkça daha çok…
havadan sudan sorarsan, o da ne?
birden bastırınca sıcaklar, güneş de temime işliyor
kaşla göz arası kalması tüm mesafelerin, oysa uzaksın.
işte ona sebep martı kanatlarımla yüzünde öz deşiyorum
bütün gemilerin ve hatta takaların bile bile,
iplerini kesiyorum, özgürlük adına,
deli doluyum, beni anlamalısın.
aşk bir oyun diyorsun. hıh...
ben seni seviyorum, haberin yok.
ip atlıyorum sanki surlardaki tek durakta,
sıradan oyun olmadığını ip ayağımı çelince anlıyorum
düşünce daha çok öpüyorum seni ağladığım yerden,
şimdi sana gitme diyorum kalıyorsun vakit daha erken,
bizi kimseler görmeden bizi kimseler duymadan
kenar dudağıma dalgadan bir buse daha ver.
kollarım sarılınca her yönden sana,
diyorum ki işte şimdi sana gitme vakti, gitme.
uyanıyorum dalgınlığımdan, uyandığım da daha çok,
kına teslim ediyor, postacı hikayenin sonunda adresime.
2013/7
5.0
100% (17)