55
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1718
Okunma
Bileklerim tunç,
Gözlerim dolunay,
İskeletim çelik, kaslarım yaydı.
Sarp kayalardan yontmuştum
Acımasız yüreğimi
Beyaz güvercin kanıyla suladığım
Yılandilli battal kılıcımı
Olympos’lu Tanrılara
Savurup salladım
O ödlek yaşlı bunak
Zeus’tan bile almıştım hıncımı
Ben bir savaşçıydım
Yüz binlik ordularımla
Krallıklar yıkarak
Şehirler yakarak
Korkularla anıldım
Bazen Büyük İskender
Bazen Cengiz Han’dım
Yusuf olup Zeliha’ya yandığım gün
Alevler taş yüreğimi
Çoktan parçalamıştı
Kuyulara atıldım
İbrahim; Tanrısını
Göklerde aramıştı
Mecnun, çöllerde
Yunus da kalbinde
Ben de kendi gerçeğimi
Zulmetin dipsiz ve hüzünlü
Karanlık kuyularında buldum
Habil, Kabil, seven, sevilen
Yusuf’u kuyuya iten
Bir yol bulup çıkan da
Bendim
Kavganın erdemsizliğini
İnsanlığı ve bütün kelimelerin anlamını
Yaşamaya değer ölümsüz sevdaları
Ben bu kuyularda öğrendim
Celal Çalık