2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1690
Okunma

Üstüne yağmur değse, inan ki kahrolurum;
Yanağında bulunur, dudakta kaybolurum...
Sakın gözün görmesin bendeki infiâli;
Ruhumda, bedenimin, parçalanmış bin hâli…
Aklım–fikrim firâri, aranmakta bin asır;
Dilimde kelepçeli, sükûta eren tek sır…
Konuş, öyle konuş ki, her harfinde susayım;
İstersen sürüneyim, istersen kan kusayım…
Sarılsın gece-gündüz tenine ihânetin;
Hergün beni doğursun, alenî cinâyetin…
Kirpiğine diklensin, sevdânın iftirâsı;
Gözyaşından düşülsün, koca ömrün kirası…
Kalbinin kapıları, tâdilattan kapansın ;
Sönsün hayat ışığın, mâdem ki canda cansın…
Çalmayan kapılardan, sen de öğren hasreti;
Sen de öğren, nasılmış,vedânın eziyeti…
Anlarsın çığlığından, virân olan bu bağın;
Ne demekmiş üstüne devrilmesi bir dağın…
Solmaya mecbur artık, kalbindeki o tek gül;
Gözlerimden kurtulup firâr etti tahammül…
Bırak aksın gözyaşım, silmeye yemin ettim;
Benden seni çıkartıp gülmeye yemin ettim…
Sanma artık sensizken, ölümü bekliyorum;
Sanma artık sabrıma, sabırlar ekliyorum…
Ne geceler gecedir, ne sabahlar bahtiyâr;
Benden hesap sorarken, aynadaki ihtiyâr…
Ali ALTINLI – 25/02/2013
Saat: 23:37
5.0
100% (2)