1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1205
Okunma

Yüreğimde biriken onca beklentiye rağmen,güz vurdu göze ve göz kapadı kendini yüze/ yaprakların birikti sahipsiz ormanlarımda..açık unutulmuş kapılardan eserken yel, başını vururken yağmur/camlarıma..suyun intiharı, sözü/düşe düşürdü..ağrıyı önce köklerinde hissederdi yaprak, geçecek diye kapatırdı çiğ tanesini alıp koynuna ki sabahın unutulmuş ışıkları/unutulmuş günlerini aydınlatırdı..sana gebe onca söz biriktirmişti/öp diye beklerken dudaklarımın çatlakları/boş bir saksıda kent ışıkları, toprağın derinliklerine düşerken çıkmaz sokakları/uyumadan önce sula beni sonra kapa ışıkları ki nergis kokusu ve buram buran sevda hatırına..bil ki sevgili; ne zaman o kapıyı açsan..sana sus(uy)acak yüreğimin yaprakları...
(...)
Eksik çetelesi ile aklımın
bilmem kaç gündür sana gelmek istiyorum sevgili
anlam/larına takılıyor ayaklarım ki
düşe yazıyorum gerçeklerinde
öldüğünü düşünüyordum
müjdesi olmadan önce dirilişinin saçlarındaki kelebeklerin
sana uzandığım yolların/ışığını kapasaydın sevgili
mumu nasıl yakacağımı
ve kibritin ucundaki parmak uçlarının
yüreğimi nasıl tutuşturacağını
eksik anlamlarına adak verecektim
ve mumdan önce sesim tutuşacaktı meşalenin isli ucunda
bilemedim kaç zamandır en sevdiğim rengin ne olduğunu
ve sana nasıl yakıştığını ki
her yerin maviyken
nefti yeşilde dem tutarken sen
okuduğun kitapların sayfalarını çiziyor
yetmedi karalıyordun harflerin aralarını
bu eyleminde bile sayfaları çevirişindeki kıvrımı düşünüyordum
bana inat dudaklarına kilit vururken sen
ne kadar erken ve ne kadar geç
inan ki yüreğimdeki geçmişle alakalı değil hiçbir ödeşme
sadece kanıksanmış ve yoluna baş koyulmuş bir sevdanın
kabuk bağlamış kısmını kaşıma isteği
kanarsa korkmalıda bundan hasreti acıya kesik
herkesin en az benim kadar yalnız oluşu
hiç kimsenin yalansız oluşu anlam/ına gelmiyordu
dinledim
dokunulmazlığı olan din tarihi kadar suslar içinde
dinledim ki
kala/kalmışlığımda inlerken sessiz çığlıklarımda
sesinin yankısıydı müjdeci kelebeklerin kanatlarında
göç ettiler yüreğime
mevsim yüzündü gördüm
ben tanığı oldum geceler boyunca
senden aldıklarıma
sana verdiklerime
düşe yazdıklarıma
geride kaldıklarıma
ardımda bıraktıklarıma
unuttuğum kitaplarıma
suya yazdıklarıma
yüreğime çizdiğim fotoğrafların sessiz ihtilallerine tanık oldum ki
yüzündeki sivilceden
kendini sakınır gibi sakındıklarında vardı
tökezlerken gelmelerindeki tabanın kala kesik
ve bil ki sevgili hep gitmek- bitmek tutkusundan
eksilmişti anlam/larımız gerçeğimizin yürek eşiğine
getirecektin bir anlam ya
işte bak kendin gel/..n(mi)...
(...)