10
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1145
Okunma
Hasretin dondururken gözlerimdeki nemi,
Anladım ki yokluğun dağlarda kar örtüsü.
Sokaklar kudurturken içimde cehennemi,
Anladım ki yokluğun aşka isyan dürtüsü.
Maviyle yeşil hare el ele mâverada,
Ebruli bir seherde harman olmuş şevk ile.
Aşıklar divan durmuş bu sevdaya verâda,
Anladım ki yokluğun gönül payeme çile.
Yıkılmış intizarım çartanda pare pare,
Saçların sarmalamış ruhumun çeperini.
Çekilmiş can damarım, kalmamış bir usare,
Anladım ki yokluğun dertlerin en derini.
Felekler kavil etmiş sevdama bedel diye,
Dönüp ağyâre sunmuş göğsündeki serveti.
Kalbimde ayak izin, bana kalan hediye,
Anladım ki yokluğun vuslatın kurban eti.
Erol URAZ 25.01.2013 Eskişehir
Hare: Bazı nesne, canlı, göz vb. de dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş
Mâvera: Öte, görülen alemin ötesi
Verâ: Dünyayı terk etme hali
Paye: Rütbe, derece aşama
İntizar: Birinin gelmesini, bir şeyin olmasını bekleme
Çartan: Uçurum dibi
Usare: Özsu
Kavil: Sözleşme
Ağyâr: El, elalem
5.0
100% (13)