14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1520
Okunma
büyük kral
dokuzuncu hamo
fakirliğin en büyük
sarayında doğdu
doğumunun şerefine
akrepler kimseyi sokmadı o yıl
yılanlar ısırmadı, öldürmedi bebeleri
o kadar fakirdi ki
entrikasız çıktı tahta
başında tezekten taç...
teninde keçi kokusu...
sabahın dördünde katledilir
çoban olmak için uykusu
okula gelir saat yedide
yorgunluktan uyumuş olur
Hayat Bilgisi’nde
(ki hayatın yorgunluğudur)
üstelik krallığı umursanmadan
’uyan’ diye azarlanır durur.
sene baharı bulunca
toplar yoksul ükesinin
naylon çadır imparatorluğunu
yol alır Van’dan Şırnak’tan, Diyarbakır’dan
batıya batıya doğru...
Çukurova Menemen Bursa ...
taht kurar çamurlu tarla kıyılarına
on numara çocuktur
21.asır Türkiyesi’nde çocuk olmak buysa...
ayağında otuz sekiz delikli
yimi sekiz numara potin
fakirlik bahtında
en keskin giyotin
hükmünü sürdürüür ekime kasıma kadar
bilmez tarla sahibi ağalar beyler
yanıbaşlarındaki naylon çadırda
Büyük Kral Hamo var.
Dokuzuncu Hamo
Karacadağ’ın toprak damlı evinde
yirmi bir nüfuslu hanedan ailesiyle
fakirliğin sınırsız saltanatını sürmekte
ilkokul üçte lakin
üç temiz dil bilmekte
biri kürtçe
biri türkçe
biri mecburiyetçe...
saltanatı böyle gelir
böyle gider
asildir toprak gibi
aşk gibi
hep gülümser..
.........................z.ersoy