Şiirden sonra telkök rumuzlu beyefendinin yorumunun da düşünceye pencere açmış olması sevindirici. İzninizle ( yoksa bile artık girdim) müdahil olacağım bu sohbete. Söyeleyeceklerim sadece beni bağlar, alim ve fakih değilim;)

Hayır işlerrinde yarışanlar ve zekatlarını verenler'i elbette ayrı bir yere koyduktan sonra derim ki namazsız bir dinin çatısı yoktur, bkz islam demiyorum din diyorum zira namaz tüm zamanların en kadim ritüelidir; yaşamın vergisidir..

Kur'n'ın namazla ilgili tüm ayetleri aslında bir cennet-cehennem işaretidir. Hatta günümüze kadar tevatür yoluyla nakledilmiş hadisler de bu minvalde veskidaırlar.

Öncelikle bir iki ayeti paylaşmak istiyorum; Mü'minun suresinde inanların özellikleri anlatıldığında ilk sırada " onlar ki namazlarını dosdoğru kılarlar..." ayeti olduğu gibi hemen akebinde " " ve onlar ki namazlarını muhafaza ederler .." ayeti var.. Dosdoğur kılmak gerektiği gibi muhafaza da etmek gerekiyor. Peki nedir dosdoğru kılmak.. Teknik bir mevzuymuş gibi gelse de vakitli, disipline ve belli kurallara uyarak kılmak; secde rüku kıraaat ve saire olduğu gibi temizlik; elbise ve kalp temizliği gibi... Muhafaza etmek'ten anladığım ise; namazın bir saltnat olması, bir itrade olması gerektiğini çağrıştırıyor bana, yani gölge düşürmeyeceksiniz, onu iç-dış etkenler yüzünden çiğnemeyeceksiniz, iradesinin gerektirdiklerini yerine getireceksiniz.. çünkü başka bir ayet namaz kötülüklerden korur diyor! namaz kılın ki korunasınız, umulur ki korunursunuz demiyor bir yargı içeriyor. Yani kıldığınız namaz mı değil mi eylemlerinize bakacaksınız diyor; eylemleriniz ilahi iradeye ters ise, haddi aşanlardan iseniz o zaman yaptığınız şey namaz değildir ancak;

kanımca üç çeşit namaz vardır gibi; bir şekilsel olanı, vaktinde ve şeklen kıldığınız namazdanmesul değilsiniz gibi, en azından neden kılmadınız sorusuna muhatap olmayacaksınız! diğeri namazı gerektirdiği gibi yerine getirmiş olmanın huzuru ve mükafat bklentisi içerisinde olacaksınız..
üçüncüsü ise namaz tekamüle ulaştırır sizi, yaratıcınıza yaklaştırır, makamınız yücelir, makamı mahmut olur..

-bir de vay o namaz kılanların haline olayı vatrdır ki onun konumuzla alakası yoktur şimdilik;)

Bir de hadisler vardır elbette; bizimle onların arasındaki fark namazdır gibi kesin yargılar içeren. Ya da namaz direktir gibi.. Şimdi b hadisler sahih mi değil mi gibi sorulara muhatap olmak istemem hadis alimi değilim ama kesin olan bir şey varsa o da kahir ekseriyet tarafından islam aleminde kabul gördüğüdür ve elbette hadislerin senedleri ittifak yoluyla günümüze ulaşmıştır..

Oruca gelince, oruç namaz kadar zikredilmemiş kur'anda..

Bakara suresinde; "Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir.43 Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır" diyen bir ayet vardır ve diğer oruçla alakalı diğer ayetlerde de benzer durmlar vardır, tutamayanlar, mazereti olanlar farklı mecralara sevk edilirler.. ancak namazda böyle bir durum sözkonusu bile değildir; namaz ancak namaz ile ikame edilir..

Fakat Peygamberin hadisleri vardır hatta biri kutsi hadistir; Oruç sırf Benim rızâm için edilen bir ibâdettir. Onun mükâfatını da Ben veririm..." hadise itiraz son zamanlarda moda haline geldiyse de ayetle desteklenmiş vahiyle desteklenmiş bir peygamebre iman sözkonusuysa o zaman peygamberin sözü kesin yargıdır; inanılması gerekir ki nihayetinde kur'anda " o kendi heva ve hevesinden konuşmaz..." diyerek peygamberin söyledikleri göksel bir destekle desteklenmiştir..

Reyyan meselesine gelince; cennetin farklı kapılarından " eyy namaz kılanlar bu kapıya..." " eyyy cihad edenler bu kapıya..." gibi sesler yükelecek ve bunlardan biri de oruçluların çağrılacağı kapıdır. Hangi ibadete çok itina göstermişse mümin o kapıdan çağrılacak gibi bir durum sözkonusu, yani namaz kılmasa da tuttuğu oruç yüzünden o kapıdan çağrılacak demek bence yerini bulmayan bir ifadedir...

Ezcümle; hayır işlerinde yarışanlar ve zekatlarını verenler gibi sıfatlar hemen hemen namazın da orucun da hemen akebinde zükredilmiş. Yani namazın da orucun da hayırlısı hayırlı işler yuapanlar tarafından yerine getirilendir gibi bir durum..

Selam ile:)



Hasan Tan tarafından 12/30/2012 4:37:42 PM zamanında düzenlenmiştir.