3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1474
Okunma
Gece düştü gözlerime,
yüreğime akıttı lacivert irinini
Ve ben sancılı gecelerin koynunda
Sayısız kez irkilerek uyandım kahpe kabuslardan…
Gece lacivert rengiyle,
Merdivenlerden gölgesiyle ağır ağır ilerlerken,
Her defasında
Karanlık düşlerin basamaklarından yuvarlandı bedenim
büyük boşluğa…
Ve doğruldum sayısını hatırlamadığım kabuslardan
Sırtımı verdim her defasında duvara, yatağımdan…
Dışarıda çisil çisil yağan bir yağmur sesine yöneldi kulağım,
Başımı uzattım dışı demir kafesli penceremden dışarıya
Deriin bir nefes aldım,
yağmurun ıslattığı,
o mis gibi kokusunu ciğerlerime çektim toprağın…
Göz kapaklarım ağırlaşmış
Uykusuzluğa direnmeye çalışıyor militanca…
Uyumamaya çalışıyor
Ve
Her defasında
Kabus dolu rüyaların kollarına yenik düşüyor gözlerim…
Yana , döne geçen geceler ömrümden ömür alarak ilerliyor,
Sen gülüm uyurken metrelerce derinlikteki toprağın altında
Ben her gün sensiz ,
yıldızları sayıyorum gökyüzünde...
Seninle el ele geziyorum
Birlikte hayaller kurduğumuz samanyolunda…
Her uykunun derinliğinde gülüm
Sensizliğe vuran saatlerin akrebine yelkovanına
Küfrediyorum…
Kahrolsun sensizlik diyerek…
Gözler yorgun,
Beden yorgun,
Beyinde binlerce problem
Ben her sabah sensizliğe uyanıyorum…
Bunca problemler içinde bile
Seni arıyorum gülüm, seni özlüyorum…
Çağırsam rüyalarıma gelir misin
Yine gülümser misin bana eskisi gibi
Saçlarını savurarak
Sevindirir misin şu garibi
kabus dolu gecelerimi yırtarak…
yapamazsın
gelemezsin
öpemezsin değil mi
gül dudaklarınla beni yanaklarımdan…
Sahi lacivert geceleri aydınlatıp
bembeyaz gelinliğinle bana koşar mısın
haydi yırt geceleri
Kurtar beni , son ver kabuslarıma gülüm…
Sensizliğe vuran saatler zaten bana her an ölüm
Ölüm be gülüm…
Geliver ne olur rüyalarıma geli ver gülüm
bitsin artık bu zulüm...
5.0
100% (8)