0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1472
Okunma

bir umud ile her doğurdu anam
boş bardak dikizlemesin de
ikdidar palavra dükkanı sayesin de
nasırlı gırtlak yalaması olduk.
çok şükür
bugün
şükür mükür ederken
şöyle böyle avere bakınırken
tozlu gönül defterini karıştırdım
içi bir hayli acı dolu
vede ızdırap lı,
yüreğimde adını bilmediğim bir sürü nanet okudum sana,
tükürdüm o defterin içine yine koydum tozlu rafa
dua et seni yakmadım yırtmadım
peçete yapmadım dua et
sen yalılarda bacağı uzatım
şükür eden insan gurubuna yalak yalak gülüp beygir namesi ile
keyif çatıyordun
hatırlarsın ?
hatırlarsın şöyle bir düşün?
hani o zeytin gözlerin közün de beni kızartmıştın ya,
midye gibi yarıp içimi doldurmuştun,
sonrada hayat kazanında yıkamıştın bir şilep gibi
içime doğru sokmuştun çiviyi
içim de feryat edip ölmüştü ya sevda
işte o gün den beri pahallı sükseli kendini beğenmiş
yalan kusan bir makina ile olmucama yemin ettim
sana çok söyledim ben emekciyim diye
hatırlarsın !
bir damla alın teri ne ihanet edip o kollaında uyumam diye
sen o gün şöyle dalga geçer gibi bakıp koştun
amerikan conisinin kollarına
hani o kucak ta çok mutlu idin
unutmuştun beni
baya destekcin de vardı
ne kadar yalama dönme ibne varsa
önün de arkanda idi
bir kepik yalamak için hepsi köpekleşmişti
oysa sen bu devran böyle gider sandın
ben o gün de demiştim bu yalama takımı
yarın sen gittiğin an
sana neler yazar diye
yaa bak işte etme bulma dünyası
birden şimdimi geldim aklına
şimdi bana nasılıp diye sorma
ben senden yediğim darbeden sonra
bir tek nefes alıyorum k.d.v, siz
sakın şöyle oldu böyle olduda deme
mazeretleri koydum bohcaya yaktım
inanman artık palavraya
bu hayatta
sevdanın bile para karşısın da yenildiği dünyada,
benim için hayaler rüyalar bitti
herkes yoluna
çünkü artk ben alın teri ile ıslanmış nasırlı eli bulunca
o dünyada yaşıcam
ve hayasızlıktan
ezilmişlikten
demir alıcam
yakıcam siğaramı nefes nefes gözlerini içicem
ve dizin de öleceğim
bence sen beni ne ara ne sor artık
o kırmızı plakalı namert sofrasında yallan
bu şilepte sana yer yok bebek
ah bebek bunca seninle geçen zamana yanıyorum
yazık olsun ki bana
bir dağ lalesi kadar gür açıp
bir insan eline değmemişim
senin peşin de koşmuşum dangalak sürüsü ile
oysa ne hayaler kurmuştum
ne çocukca düş koynun da uymuştum
kara geceler de hep ay ışığı bekledim.
tek tek yıldız sayıp dilek tutmuştum
her gün
her gazete sayfasını karıştırdım durdum
bir iyi haber çıkar ümidi ile
ve her yalan masalı ile doymanın üzüntüsü mide krapları yaşattı,
ızdırap dost oldu,
can arkadaş
sanki kader bu
ben kaçtım
o kovaldı
ben tekmeledim
o tepti
kıvrandım
karar verdim
artık bu liman da yol alacağım
ve bu şilep
eceli gelmiş
salyongoz ağızların salyası ile
uyan insanlığa küfredecek
irfan KÖKTEN