7
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1371
Okunma
günâhlar farklı yansıyor
cennetin koyunda
sadece bir tebessümden ibaretti gülmeye çabalayan yüzü
kelimelerin tutuktu nutku
gözlerinin hapsindeyken yazgısı
bir çocuğun masumiyetinde kırılan gururu
belli ki anadan miras
yangınlarla büyüyen topraklarda savaş var
yanıbaşımızda kan gövdeyi götürüyor
martı çığlığında odam
yüreğim ağzımda titriyor
bir kelebek gibi kanatlı
sesimin rengi boz
hüküm giyinmişti zaman
haram beyaz urban
kırmızı akacak ya kan
yeşili çalıntı ormanların
kurak mevsimler boy veriyor
kördüğüm olmuş halkalar
kaderin elinde ipler
nasıl da ülkenin geleceğinle oynuyor soytarı
ve de haddini bilmez cambazlar
susturulmuş ordu mensupları, tıkılmış içeri
demir parmaklıklar ardında hepsi
yazılmış senaryo, tezgâhlanmış oyun hem de tel örgü çerçeveli
gecenin ayazı kesiyor nefesimi
üşüyor dört duvar
korku salıyor zebanice bekleyiş
ölüm kol geziyor
itler ürüyor, kervanlar devran sürüyor
çiğ süt emmişler
yasak elma kokusunda cehennem
bana yârin dudağı yasak
Tanrı’nın alnını öpmek geçiyor
içimden
engel oluyor mesafeler
dokunsan halimize ağlayacak bulutlar
sefillikten azat edin insanları
yerim araf olsa bile
korkmadan söylerim
dünyam şeffaf
sudan berrak
sudan çıplak
duygu ve düşüncelerim
verecek olduğum bir can
örtüşmese de sizinle görüşlerim...
TRABZON
26.09.2012
5.0
100% (7)