1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
863
Okunma

ah be eylül paslı bir hancer gibisin
saplandın yine en acıyan yanıma yırtarcasına kahpece...
yeniden yaktın küllerimden filizlenen beni
akşamlarıma şarabi kızıllık giydirdinde ...
renklerin tılsımı bozuldu
efsunlu tütsü çekilmişcesine buğulu gözlerin
hazana serenat şimdi
kimliksiz gecelerde kimsesizliğime yakılan ağıt
makamsız düzensiz dökülür notalar
akortsuz kemanın tellerinden
kasabanın salaş küf kokan meyhanesinde...
sağır ve lal geceler sende eylül
ve ben de yorgun piçine bir yanlızlık
şimdi dingin dalgalar fahişe bir lodos arar
medcezirler de eski infialler...
hüzzam sarhoşluk düşer kıyıları kan kesilmiş
kasabanın müzmin sancılı sahillerine...
geceye iğreti tutunmuş
bakışlara kızılca bir ayaz düşer eylül sancısı...
buz keserde sevişlerin titrer ruhu soğuk odamın
sarhoş duvarlarında...
dilimden bestesini kaybetmiş serseri mırıltılar
kıytırık iniltiyle çıkar
çok uzaklardan belki bahardan yazdan sahipsiz örselenmiş
usulca bir ah duyulur...
geceyi kanatırda en muhkem yerinden
sapır sapır döker ağulu sözcükleri sararmış yapraklar gibi...
ah be eylül en son şiirim yazılmadan
vurdun şiirimden kekeme artık kelimeler
pıhtılanmış kan kızılı çürümüş et parcası dudaklarından
çıkmaz ne söz ne bir hece...
avuçlarımın nasırlı çatlak aralarına sığınmış
masum bir tomar duası edilmiş utangac aminler
yangın yeri kıyamet artığı gerçeğim buz kesmiş ayazında üşür...
ah be eylül
türkümün lirik nakaratının en naif yerinden vurdun yine...
Hasan ODABAŞI
5.0
100% (4)