1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2239
Okunma
Biliyorsun anne
Ben gencecik bir delikanlıydım
Kına yakacaktık birlikte ellerime
Başını tutacaktım halayın
Şimdi ellerimde kurumuş kan lekeleri var anne
Mendil ve kına yerine
Oysa ne kadar da maharetli derdin ellerime
Kalem tutacaktı parmaklarım,
Olmadı, bulaştı tetiğe
Hain pusularda dolaşmışım habersiz
Her saniye, bir adım daha yaklaşmışım ölüme
İnan ölmeyi ben de hiç istemezdim anne
Öldürmek de senin oğluna yakışmaz bilirsin
Soğuk toprağa sarılmaktan değil sıkıntım
Bir tek senin kokunu özledim anne
Göz pınarlarının kurumasına dayanamam
Dayanamam, ağlama anne…
Bakma şahin çıkışlarına kalleşlerin
Bir güvercin yüreğinin çeyreği etmez yürekleri
Maşasız yaklaşmazlar,
Düşemezler, düşmezler senin gibi ateşe
Kemiksiz dillerine bakma sen anne
Her gün onar onar geliyor arkadaşlarım
En kalleşi ile yüzleşmişler ölümün
En kolayı gazel okumak, gidenin ardından
Giden geri gelir mi, gelemiyorum anne
Beni vuranı vurduklarını söylediler
İnan içim burkuldu anne
Sevinemedim insan olarak
Onun da yavuklusu var mıydı acaba
Şimdi ne haldedir anne
Burası çok sessiz anne
Ne makineli sesleri, ne hamase nutuklar
Herkes kendi halinde
Paylaşılamayan bir şey yok bu topraklarda
Bol bol rahmet gönderilir ölülere
Gülümün kokusu tütüyor burnumda
Yüreğinin sesini duyuyorum ölü kulaklarımla
Kıyamam gamzelerine süzülen gözyaşlarına
Git benim için sarıl, kokla be anne
Kim tutabilir benim gibi ellerinden
Gül yüzlü gonca gülümün
Belki biraz sen anne
Arada kır çiçekleri de götür
Bir de mor çizgili tişörtümü ile tuttuğum takımın anahtarlığını
Beni koklar gibi koklasın
Ve sevebildiği kadar saklasın, kıyamam
Su olup serpilsin acılarının üstüne.
Tesellidir aslında amacım anne
Hangi yitiş acı düşürmez ki yüreğe
Utanılası görenler var hala kardeşliği, barışı
Şiddet hangi sevgiyi doğurmuş ki
Dünden bugüne anne
Hani hep denir ya “ateş düştüğü yeri yakar” diye
Yanmasın desem ne çare anne
Ama sen dik dur ne olur, ne olur
Toprak at her gün düşen küllerine
Uykum çok ağır anne
Kim bilir yazamam belki bir daha
Papucu dama atıldı mı kınalının
Sarı kız doğum yaptı mı?
Adını ne koydunuz anne
Aylardan Eylül değil mi anne
Hani sözde barış ayı
Siz de Barış diye çağırın danayı anne
Bizim anlayamadığımızı belki o anlar
Salıver kefin altındaki çayıra
Zıplasın, koşsun, oynasın, doya doya…
Muhtar emmiye selam söyle
Bekçi Hurşit eriklerini helal etsin
Dedim ya Gülüm gülün olsun diye
Sımsıkı sarılın ne olur
Barut kokusuz, gerçek sevgiye…
Mübarek ellerinden öperim annem
Canım hala sende
Canım annem…
TOPRAK VE BARIŞ’TAN CEMAL EROĞLU