7
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1070
Okunma
Düşlerimizin renklerini
ay ışığı düşmüş sedirlerde söyleşirdik.
hangi zamanların yolculuğunda yürüdük sonsuzluğa
saatlerce
yorulmadan
onurlu olmak ve çalışmaktı
bildiğimiz tek yol
karlı günlerin beyaz renklerinde
çocuklar gibi coşkulu ve temiz
yağmurlu günlerin ıslak yorgunluğundan
sevinçler taşıdık şemsiye altlarına.
mutluluğumuzu
yarınlar uğruna inançlarımızı
Buğday taneleri diye serptik
Korkusuzca usanmadan
buzdan donmuş yüzlere kazandırdığımız tebessümler
hangi araçların yolculuğunda kayıp gitti.
birlikte sevip, aşklarımızı birlikte paylaştığımız dostluklar
hangi servetlerin ve sayılmaz liraların içinde eriyip yok oldular.
hangi nedenler, tanınmamak uğruna sevgiyi yok saydı
selamlaşmalar korkuları getirdi: ne zaman?
bütün bu olanlar nasılda hızla değişti
elimizin altından kayıp gittiğine şaşarak
İşte bu yüzden bir başımayım.
dostluk diye savurdukları içi boş sözcükler
sığındıkları teknoloji kümeslerine sıkışmış
dünya nimetleriyle büyüdüğünü sananlara küskünlüğüm bundan
artık dallarından dökülen meyveler eskisi gibi tat vermiyor
yaşamak o kadar zor !
insanlık
söyleşmek
bir bardak su
ten kokusu
kalem kağıt ve düşten başka……
5.0
100% (8)