Heyyy Mayıs
Yenileniş noktası sınırsızlığın
Gün sevinçlerini yığıştırmak için
Doğuş muştularıyla gelen heyecan
Var olmanın utkusunu kavrayan can
Sen yaşamdasın.

Sütbeyaz bulutlardan ısısını damıtırken ovalara güneş
Kabzası kavranmış beşik nağmeleriyle büyür
Koşuklar yurdunun özvarlığını öpen sevinç
Sen kısacık süren kuş göçleri gibi uykulardasın

Dolgun başakların kokusu dünden
Yarınlara varıyorken
Ben en güzel zamanlara serpilişinin
Tanıklığını etmeye içindeyim.


Yerlerde yıllar öncesinin bozulmamış kiremit çizgileri
Ayak ucunda el kadar yassı o göverik taş…
Bölünmüş bir odadan ötekine seke seke geçerken
Yüzün güleç
Tıpkı öncekilere benzer
Uyanıyorsun yavaş yavaş…

(…)

Heyyy Mayıs
Ocak başı ateşleri gibi çatılı
Çıra kokularını andıran taze
Samsun simidi kadar gevrek
Ilgaz doruklarından da dumanlı
Aşklardasın


Ferah su
Kanat sesleri
Ve sarhoşluğu sevdaların
Adınla tadınla geçmiş zamanları öteleyen
Ova çınlamasısın sen


Heyyy Mayıs
Çoğalış noktasını saran ilk halka
Ben merkezde durmakta kararlı

Ay çiçeklerinin güneşe dönüşü gibi
Sana dönmüşüm yüzümü
Yaşam düşlerinden de uzun sevdaların ötesi
Alnında bereketli sevgilerin teri ve sevdaların ışıltısı
Saçlarını kumrala dönüştüren dokunuş
Yüreğinde ben kokusu…

Heyyy Mayıs
Dönüş noktasına yurt kuran derleniş…
Ben sana varmaya sıklaşan adım


Öykülerinde tene dokunan yediveren
Sevi yelleri
Karadeniz Horonu Efenin diz sekmesi Ankara Misketi…
Ve çifte telli
Aşka firari…
Kuşkonmaz dalında çiğ…
Ve turna sürüleri
Sen yüreğimden yüreğime tükenmeyecek göçlerdesin…

Heyyy Mayıs
Başka türlü söylenen yeminlerin bereketi
Ben seni kutsamaktan mevcutlu
Bir kez üfleyiver sönüversin yüreğimin harareti

Heyyy Mayıs
Öyle uzar gider işte can evimde adın
Gülüşün suyun kılcal kılcal geçişi tenin narin
Kutlu doğuşu haber veriyor sanki miladın…

Varsın diye
Seninle birlikte yankılanır yoldaş ezgiler
Tende sekmez
Yüreğe saplanırken o kutsal öpüş

Heyyy Mayıs
Ebruli yüzünle yarınlara yürüyen büyük söylence
Bir günlüğüne olsun mola ver ve kurul otağımda
Kal öylece

Necdet Arslan