Amerikanın toplum dışı yaşamlı
beyaz zenci şairi yazarı Bukowskiyi
önden batılı, arkadan doğulu bir ülkenin
küçük bir yerleşkesinde
toplumun kenesi vergi dairesi
asmış camına
siyah beyaz renkli bilgisayar çıktılı
dünya ile alay eden bir gülümseyişli resmi, altında çıplak özlü sözünü
şöyle diyor bukowski,
“Sırtından vurana kızma ona güvenip arkanı dönen sensin;
Arkandan da konuşana darılma, onu insan yerine koyan yine sensin..”
oraya gelen insanlar da sırtından vuruldu
ve en büyük güç olan devletten vuruldu
arkasından değil yüzüne, anasına sövüldü
elleri arkadan kelepçeli yüzüne tükürüldü
bir günde bir yaş büyütüldü artık asılabilirsin denilip öldürüldü
Bukowski yaşasa bu durumda ne düşünürdü
cevap olarak eylemde bulunurdu
dünyanın ikircikli olduğu
onun ikirciksiz olduğu
düzenli yaptığı tabii fiili “düzüşürdü”
o, toplumun içinde toplum dışı yaşadı
toplumun aklından geçirdiği ya da geçiremediğini
o, her birinin üstünden geçti.
içilmeyeni içti
dünyanın kaçtığı dışladığı yaşamı, o yaşam felsefesi seçti
insanların dip dediğine o varılması gereken en büyük zirve dedi
“HİÇ”
yuva yıkan atları yuvası yaptı
alkol hane-i sürekli han-ı yaptı
dünyanın fahişe olarak tanıdığını, hayatının kadını yaptı
damarlarında dolaşan sıvının yarısı kan
geri kalanı alkol ve uyuşturucuydu
alkol, uyuşturucu ve fahişe kadınları
onun için, ekmek su ve havaydı
baba oğul ve kutsal ruhtu
onun ibadet ettiği üç kutsaldı
kadınların koynu, alkolhane ve hipodrum cennetiydi
günün her saati uykusunda dahi düşünceliydi
dünyanın ortaçağ ahlakını, üç kutsallı hayatıyla çürütmeliydi
en iyi arkadaşları kendi gibi toplumun panzehiriydi
içlerinden kimi ibneydi
ama hepsi şüphesiz tabiiydi
çocukluğu belli etmişti nasıl bir kişiydi
ilkokul öğretmenine sevişmeyi teklif etmişti
ve hayatı boyunca kutsalıyla sevişti
her insanın kendinden bile gizlediği mastürbasyonu, o
kadınlarla seviştiği halde yine de çekti
ve bununla da kalmayıp mastürbasyon fotoğrafını da çekti
ve hayatı boyunca yirmi dört saat alkollüydü
ve hayatı boyunca, toplumca aykırı hayatını, toplumun akla aykırılığına haykırdı…
Erdem Uçan/11.08.12