Çift jandarma gelirken kaymakam konağından Bir türkü yola çıkar sevenin dudağından Hem öper hem ısırır kırmızı yanağından Şavşatımın koynunda ölmüş adam canlanır Derin bir nefes çekse beti benzi kanlanır
Dağlarda kar sisi var ayıptır ıslanmasak Yar sesi duyar mıyız Şavşat’ta yaşamasak Çekip gidemezsiniz gurbete koydum yasak Şavşat’ım saklı cennet biz hakkın iyi kulu Andım şimdi adını gözlerim sulu sulu
Çiçek Ninem tarihin ölmez kahramanıydı Ahaldabalı Mahmut saray pehlivanıydı Şavşat nice ozanlar, alimler mekanıydı Kurban olurum kurban tertemiz insanına Bir içim kahve gibi dökülsem fincanına
Fakir Baykurt kaleme sarılır efkârından Mirya’da er meydanı yapılır mart karından Köpüklü soğuk sular dökülür dağlarından Ah birde başımızda Hes illeti olmasa Cennet Şavşatımıza haramiler dalmasa
Ehlocan barbaşında sallamış mendilini Dilfez gitmiş şehire değiştirmiş dilini Kamilin bıyığına Zülpet sürmüş elini Mokta’nın çamurunda kayboldu papullarım Kaçkariyim Şavşatı böyle allar pullarım
03/07/2012 Ahaldaba, Mokta,Mirya: Şavşatta köy isimleri (eski adlarıyla)
Barbaşı: Bar oyununda en baştaki kişi
Ehlocan,Dilfez,Zülpet: Yöreden bayan isimleri
Papul: Lastik ayakkabı
Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Nasıl da özlemişim....! Her dize de memleketimin ayrı bir özelliği ve güzelliğini buldum...Aynen katılıyorum bu güzel saklı bahçede yaşıyor olmak bir ayrıcalıktır. El değmemiş bu güzellikler dilerim yine aynı şekilde yarınlara taşınır.İlhamın hiç bitmesin Şair.En güzel '' ŞAVŞAT ''şiirlerini önce babamdan....şimdi de sizden okuyorum.Bir tatlı kahve misali döküldü fincanıma...40 yıl hatır bırakacak her bir dize...Selam ve saygılar güzel Şavşatımın Şairine.
Çok güzel di Şavşat güzellemesi yürakten kutlarım atalarımın gözel diyarına yazan değerki hemşehrimin güzel kaleminden güzel bir şiir tebrikler selamlar...
Memleketimi, insanıyla-doğasıyla, sevinçleriyle-dertleriyle hücre hücre işleyen bu güzel şiir için teşekkürler .... Orada yaşamayanlar, sanırım şiirdeki duyguyu tam olarak alamayacaklar ... Teşekkürler emeklerin için .... Duygu ve bilginin teknik ve gözlemle mükemmel harmanlanması .... Sağ olasın .. Selamlar, sevgiler Samsun'dan ... Gözüne acı yaş değmesin Hocam ..
Fakir Baykurt kaleme sarıldı efkarından Mirya’da er meydanı yapılır mart karından Köpüklü soğuk sular dökülür dağlarından Ah birde başımızda Hes illeti olmasa Cennet Şavşatımıza haramiler dalmasa
//Doğu Karadeniz Bölgesi, doğasında birçok endemik tür barındıran büyük bir ekosistemdir. Ekosistem tüm bileşenleriyle, flora ve faunasıyla (ot, çiçek, ağaççık, ağaç, hayvanlar) bir bütündür. Söz konusu bütünün bir bölümü farklı amaçlar için (maden, yerleşim, ulaşım v.d.) kullanılması ancak ve ancak çok titizlikle planlanmış doğa dostu projeler aracılığıyla olasıdır. Doğa dostu olmayan yaklaşımların sonuçları biz insanlığa doğal felaketler olarak geri döner.
Çünkü DOĞADAN YARARLANMAK BİLİM'dir, SANAT'tır, KÜLTÜR'dür. Bilimsel ilkeleri dikkate almayan projelerin ekosistemde oluşturacağı tahribatın değerlendirmesinde hiçbir ölçüt, ekosistemin geri kazanılmasında ölçüt alınamaz. Ekosistem tüm canlıların ortaklaşa oluşturdukları bir yaşam alanıdır, herhangi nedenle bileşenlerinden birinin tahrip edilmesiyle çökmeye başlar ve sonuç doğal bir felakettir. Doğu Karadeniz Bölgesinin Fırtına, İkizdere ve Senoz gibi vadileri olağanüstü ekosistemiyle insanı bütünleştirmiştir. Havzanın doğal yapısı, akarsuyu, yamaçları ve bitki örtüsü inanılmaz bir denge içinde olup, yörenin insanları bu doğal denge içinde yerlerini almışlar; doğa koşullarının kendilerine sunduğu imkanları, yüzyıllardır özümsemiş biçimde doğayla bütünleşerek hayata geçirmişler, doğaya zarar vermeden ondan yararlanma kültürüne ulaşmışlardır. Yörenin çay dışında ekonomik değeri olan herhangi bir üretimi yok denecek kadar azdır. İşsizliğin hakim olduğu yörede herhangi bir iş imkanının yaratılması hayata bağlanmanın en önemli beklentisidir. Havzada uygulama aşamasına gelmiş çalışmalarını sürdüren Hidroelektrik Santrali firmalarının yöre halkından bazılarınca hoş karşılanmasının önemli bir nedeni de budur.
Havzanın doğal yapısı sadece orman yollarının genişletilmesi, yeni ulaşım yollarının açılması, denge bacaları, boru hattının geçirilmesi, tünellerin açılması gibi çok kapsamlı ve doğrudan doğal yapıya müdahaleye yol açan proje uygulamaları ile tahrip edilmektedir. Bu tahribat sadece doğal örtünün kaldırılması değil, doğa tahribinin ikinci adımı olan kazı çalışmalarından oluşan hafriyatın döküleceği yer maalesef yine doğal alanlar olmaktadır.
Hafriyat döküm alanları dikkate alındığında doğanın tahribi katlanarak artmakta, dinamitlenen kayaların vadilere yuvarlanarak atılması vadinin doğal topoğrafik yapısını değiştirmekte ve ekosistem adeta yok edilirken erozyon koşulları en çarpıcı biçimde hazırlanmakta ve derelerden toprak akmaktadır.
Kazı ve dolgu sonucu vadilerin akarsuyunun adeta toprak taşıyan bir su kanalı haline geldiğini gösteren bazı örnekler söz konusudur. Vadiler üzerinde ağır iş makineleriyle gerçekleştirilen tahribat sonucu, havzanın toprak yapısını doğrudan etkileyecek, dolayısıyla doğal yaşamı altüst edecek ham toprak vadinin her noktasında, gelecek ilk yağmurlarla taşınmaya hazır bekletilmektedir.
Vadilerin tabanına doldurulan tonlarca büyüklükteki kayalar, dökülen toprak ve sökülen ağaçların değerlendirilecek gövde dışındaki atıkları, vadilerdeki yerleşim yerlerinde sel felaketinin oluşmasına neden olacak konumdadır.
Yaşanan olumsuzlukların daha iyi kavranabilmesi için bölgeden bazı görüntüleri izlemenin yeterli olacağı kanaatindeyiz.
Doğu Karadeniz Havzası vadileri olağanüstü ekosistemi (doğal yapısı) ile ülkemizde yaşanan enerji yetmezliği sorununun çözümüne katkısı olacak Hidroelektrik Santrali projelerinin inşasına açılıyor.
Doğadan, akarsularımızdan yararlanarak enerji üretmek mümkün değil mi veya doğal kaynaklardan yararlanılmasın mı? Doğal kaynaklar insanın yararlanma kaynaklarıdır. Ancak, ulusal bazda olduğu kadar uluslararası düzeydeki sözleşmelerle de güvence altındadır. Doğadan, doğal kaynaklardan yararlanmanın temel çıkış noktası "sürdürülebilir çevre" ilkeleri olup, bilimsel verilere dayalı sürdürülebilirlik ilkesinin yaşatılmasıyla yararlanma, bir başka deyişle,doğayı tahrip etmeden yararlanma esastır.
İlk bakışta boşuna akan sulardan elektrik enerjisi elde etmek gibi en temiz enerjinin elde edilmesi şeklinde savunulabilecek bu yaklaşımın, uygulanacağı yer önemlidir. Böyle proje türleri için seçilen vadiler (İkizdere, Fırtına ve Senoz ) talihsiz bir seçimdir. Böylesi projelerin uygulanacağı vadiler dünyaca ünlü ve korunması gerekli ekosistemlerin yer aldığı vadiler kesinlikle olmamalıdır.
Böyle bir vadinin seçilmiş olması ve yapılan uygulamalarda yaşananlar proje bazında yapılan bir değerlendirme sonuçlarına göre dahi; · Yüz binlerce ağacın ve yaşam ortamlarının yok edilmesi (Örneğin, 25 m genişlikte bir yol veya kanal açılmasında her kilometre için 25mx1000m=2,5 hektar, hektar başına 700 ağaç ise 2,5x700=1750 ağaç, 30 m'lik bir yol veya kanal için ise aynı hesap yöntemiyle 2100 ağaç yok edilecektir).
. Hafriyat sonucunda yüz binlerce hektar orman alanı (doğal alan) toprağıyla birlikte tahrip edilecek.
· Hafriyat sonucu ham toprak, taş ve kayalar doğal örtünün üzerine dökülecek, ham toprağın bugünkü verimliliğine gelmesi için yüzlerce yıl beklenecektir. · Vadi tabanına doldurulan kayalar, toprak, çakıl, ağaç artıkları, gövde ve dallar vadideki doğal akışı etkileyecek ve taşınan materyalin bir yerlerde birikmesiyle sel ve taşkın felaketleri oluşacaktır.
· Vadilerin taban sularındaki yeni yapı oluşumdan su ekolojisi olumsuz yönde etkilenecek, konunun uzmanları bunu tüm boyutlarıyla değerlendirecektir. (Bu konuda deniz bilimleri ve su ürünleri konusunda uzman ayrıntılı bir rapor hazırlamıştır.)
· Vadiye bırakılan suyun ölçüsü ve ekolojisinde yaratacağı olumsuzlukların yanı sıra vadinin klimatik koşullarını da değiştireceğinden ekosistemin eskisi gibi olması beklenmemelidir.
· Projelerin uygulama izni için gerekli ÇED raporları gerçekçi değildir. Biyolojik çeşitliliğin doğal ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerçekçi yaklaşımları içermediğinden eksiktir, yetersizdir, hatalı uygulamaları göz ardı ettiği için ülkemiz doğal kaynaklarının yok edilmesine yönelik sorumluluklar taşımaktadır.
· Havzada yaratılan olumsuzluklarla, sadece ağaçlar değil, onlar kadar Ekosistem de yok edilmektedir. Enerji sağlanmasıyla hangi boyutta kazanım sağlanırsa sağlansın, bu kazanım, ekosistemin değerinin yanında mikron kırıntılarıyla ölçülebilecek bir kazanımdır.
· Yöre halkının işlendirilmesi geçici bir süre olup, beklentileri karşılamayacaktır. Ayrıca, yörenin esas ekonomik kazanımı olması gereken turizm konusunda da negatif etkisi vardır.
· Bu uygulamalarda kamu yararı değil, kamu zararı söz konusudur. Tüm bu nedenlerle havzamızdaki yanlış HES projeleri, yol yakınken, kesinlikle durdurulmalı ve aşağıda dile getirilecek öneriler doğrultusunda hareket edilmelidir.
Dünyada ender rastlanan Doğu Karadeniz vadilerinde (İkizdere, Fırtına, Senoz) insan-doğa ilişkisinin en ayrıntılı modelini görünce, bu modelin nasıl bir arada sevgi-saygı-dostluk-dayanışma içinde bir doğa kültürü oluşturduğunu kavramak zor olmuyor.
Yöreden yetişen bir dizi aydın insan gücünün büyük kentlerde ve ülke yönetimindeki izleri, vadilerin insan boyutunun kanıtıdır. Yani vadilerimiz sadece ağaç yetiştirmiyor; yöremizde sevecen, hoş görülü, sosyal, doğa dostu, entelektüel insanların da yaşadığını ve ülke yönetimini doğrudan etkilediğini hatırlamak gerekir.
İnsanımız, önemsenmeyip karar süreçlerinde yer almadığı HES uygulamalarının seyircisi, mağduru ve mazlumu olmaya zorlanamaz.
Devlet organlarının, bilim adamlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve çevre halkının olduğu kadar, var olması gereken ve bulmayı umduğumuz sosyal sorumluluk bilinciyle HES firmalarının da yaşanan gerilimli sürecin yönetilmesinde üzerlerine düşen ihmal edilemeyecek görevler var.//
Ne çok şey anlatmış kaçkari'nin duyarlı yüreği.Böyle derinlik ancak bu kadar içten anlatılır. Anlam ve anlatımı ile çok güzel bir hece şiiri bütünleşmiş.Mükemmeldi.Duyarlı ve onurlu bir kalem tanıdım.Başarılarınız daim olsun cesur yürek.Bana sadece kutlamak kalıyor. Emeğinize ve yüreğinize sağlık.Saygı ve selamlarımla.
Benim yorumum; mütevazi usta kalem değerli Yalçın Temiz öğretmenimizin yazdığı şiirinin,emeğinin karşılığıdır.Pembe renk ile onurlandırdı çok teşekkür ederim.Ayrıca; değerli halk ozanı aşık obalı dost kaleme de güzel sözleri için çok teşekkür ederim.Her iki yüreğe,saygı ve selamlarımla.
En az şiir kadar değerli bu yorum için, öncelikle bir halk ozanı olarak, ardından bir Şavşatlı olarak teşekkür ediyorum. Değerli Yalçın Hıcam da büyük bir isabetle " Etkili Yorum" olarak tespit etmiş zaten ... Bu sitede yadıklarıyla şiirden daha çok veren dostlarımız var ... Yazan ve yorumlayan sağ olsun ...Teşekkürler, çok teşekkürler ... Yalçın Hocamızn bu şiiri ve yorumu Artvin.biz sitesinde de yayınlaması çok isabetli olur ...
Benim yorumum; mütevazi usta kalem değerli Yalçın Temiz öğretmenimizin yazdığı şiirinin,emeğinin karşılığıdır.Pembe renk ile onurlandırdı çok teşekkür ederim.Ayrıca; değerli halk ozanı aşık obalı dost kaleme de güzel sözleri için çok teşekkür ederim.Her iki yüreğe,saygı ve selamlarımla.
En az şiir kadar değerli bu yorum için, öncelikle bir halk ozanı olarak, ardından bir Şavşatlı olarak teşekkür ediyorum. Değerli Yalçın Hıcam da büyük bir isabetle " Etkili Yorum" olarak tespit etmiş zaten ... Bu sitede yadıklarıyla şiirden daha çok veren dostlarımız var ... Yazan ve yorumlayan sağ olsun ...Teşekkürler, çok teşekkürler ... Yalçın Hocamızn bu şiiri ve yorumu Artvin.biz sitesinde de yayınlaması çok isabetli olur ...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.