1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
979
Okunma
Öcüler ülkesinin, sessizce gelen figüranlarıydı,
rüzgar,kapı gıcırtıları ve farelerin ayak sesleri...
Öcüler ülkesinin tellallarıydı korkaklar,çaresizler,körler...
Köy evinin büyük kapılarıdı,çatlak duvarlarıydı, geçiş noktaları
Bahçeden Ormana giden patikaydı
Altını ıslattığın gecelerde seni karşılayan gün ışığıydı
Atlı karıncaya iki bilet isteyen pos bıyıklı cirkindi...
Irmakta yıkanırken akan pis sulardı
Yanık kremi olmayan güneşli günlerdi
Sivilcelerini gizleyemediğin maskeli günler saklambaçta sobelenen akşamlardı.
Yetimler çatısında façanın maharetiydi , muhallebenin bilinmez tadında
uzak diyarlarda uslanmaz çocuklardı
Öcüler büyüdükçe , İnsancıklar beliriyordu sokak ortalarında
Tornacının yağlı tulumu, lastikçinin ağır levyesi üniformamız aksesuarımızdı
Camdan sarkan elvan kızın sarkıtamadığı mendildi
bir bardak suda eriyen koleksiyonerlerdik peçete gb
Bahanemiz olmazdı herzaman erken kalkan geç yatan işçilerdik...
Üstümüzden nemalanan briç, konken partilerinin kartlaşmış kadına benzeyen İnsancıklarının
insanlaşma yolundaki bir vesayitlik mesafeydik...
Demir GÖKÇELİ
Sokak Çocuklarına...