1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
821
Okunma
Bilmezler bizim köyün taşlı yollarında oynayan
Yamalıklı gezen çocukları
Fal bakılmaz nasır tutmuş ellere
Eller Dünya haritası kadar karmakarışık
Bilmezler en güzel türkülerin
Bizim köyün yaylalarında estiğini
Aşıkların telinden çıkan sesin
Hatırasıdır ihtiyarlamış ağaçlar
Bir mevsim şubat takınırken şapkasını tepelerde
Yiğitlerin sevdalısın kaçırması gibidir
Esen rüzgar sırtladığında atının eğerine
Mevsimin kızını
Duyamassınız koca çamların üç gözünden şiir yazıldığını
Gurbete salınan anaların koç yiğitlerine
Kaf dağının beyaz atlar üzerinde gezen efelerini
Salmaz ocak başında söyleşen muhabbetlerimiz
Sizler sabahın yüzünü görmediğiniz anlarda
Koyunlar kuzularını emzirir
Sabahın o tatlı soğuğunda
Duman, duman yükselir horozun siren sesi
Hasırlar yüzünü gösterir
Birkaç çiviyle tutturulmuş tahtalar üzerinde
Bazen kerpiç duvarların yan, yan bakışını görürsünüz
Sofrayı kurun der gibisine
Tüten semaver belki bir siren düdüğü bile çalabilir
Belki ihtiyarlamış odalara
Bir vapur edasıyla dolar semaver suyunun buharı
Fakat yinede bilmezler
Bizim köyün yollarında oynayan
Yamalıklı gezen çocukları
1995 Amasya
MEVSİMLİK DÜŞLER
Şimdi mevsimlik düşler zamanı
Acı bademlerden ekşi narlardan
Zemheri bakışın var buz kesen ellerin
Çöl sıcaklığında yitirmiştim yüreciğimi
Eriyip gitmişti dudaklarında merhaba
Şimdi nasıl söylesem şöyle yani
Gülüşünde bahar gözlerinde zemheri
Her yanında ayrı tat ayrı hünerin
Yanağımda yağmur izi ellerimde ellerin
Zaman kapısını çektiğin perdeler
Işıkların yolunu keser ya diyorum
Bırakıyorum kendimi kollarına gecenin
Tabutlar içinde rüyalar
Uyanmak korkutuyor aslında insanı
Şimdi mevsimlik düşler zamanı
Acı bademlerden ekşi narlardan
Zemheri bakışın var buz kesen ellerin
Çöl sıcaklığında yitirmiştim yüreciğimi
Eriyip gitmişti dudaklarında merhaba
Söndür ışıkları söndür artık
Açma gözlerimi ne olur ömrü billah
5.0
100% (2)