5
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1079
Okunma

Bir efsaneydi aşkımız parmak ısırtan
İki can bir can olmuştuk hiç ayrılmayan
Ve bir can getirmiştik dünyaya
İlk kucağıma aldığımda o can aynadaki aksimdi sanki
Pembe yüzü hayatımın en güzel anıydı belki de
Sımsıkı bağlamıştı beni hayata
Ve yıllar sürecek rüyaya…
Tatlı heyecanların o güzel anların
Hezeyanlara dönüşmesi imkânsızken
Ağaran saçlarımızla birlikte
Takvim yaprakları döküldükçe
Nasıl oldu bilmem?
Aşk kokan ılık meltem rüzgârları
Azgın fırtınalara döndü birden…
Gerçek mi yaşadıklarımız?
Gerçek mi bu iliklerime kadar işleyen buz gibi hayat?
Hadi biri uyandırsın beni bu saçma rüyadan
Yalan desin bu hezeyan
Bitmedi desin aşk denen o güzel heyecan
Yalan desin bu ayrılık
Uyan desin yavaş yavaş
Uyan bak! Gökyüzü halen mavi
Deniz ona arkadaş…
Hatırlar mısın?
Ne güzel söylerdin biz üçümüz diye
Aslında önce ben söylemiştim bu lafı
Sana ve yavruma sarılarak
Velhasıl benden çalmıştın ama
Sana daha çok yakışmıştı nedense?
Şimdi azap yelpazesinin kızgın rüzgârında
Ne gemiler yaktığımızı her hatırladığımda
Her birimiz için bir gözyaşı dökülüyor
Göz pınarlarımdan
Yüreğimde birer bomba gibi patlayıp
Sağanak yağmurlar gibi coşan…
Islak gözlerime
Gözlerinin hayali düşerken
Yalnızlık
Şaşkınlık ve ürkeklik bulaştırıyor her yerime
İçimdeki kalabalıklarla baş başa kaldığımda
Sözleri olmayan şarkılar
Dünün gülüşünü fısıldıyor kulaklarıma
Anılarda dolaşan
Ve sadece üç sesin akorundan oluşan
İsimsiz makamlardan…
MEHMET FİKRET ÜNALAN
5.0
100% (6)