Elimizde çimento, İslam gibi bir din var
Bizler hala afakî, tutkallar arıyoruz.
Yüzde doksanca makbul, Hak Kuran-ı Mübin var
Kıyamete-dek baki, tutkallar arıyoruz
Görünüşe bakarsak, kılı kırk yarıyoruz…


Öyle bir tutkal var ki! Kavmiyeti men etmiş
Sevgi ve muhabbeti, bizi onda cem etmiş
O Muhammet Mustafa, (s.a.v.) gülünde şebnem etmiş
Hala başkada vaki, tutkallar arıyoruz
Tutmayacak bir harcı, yüz yıldır karıyoruz…


Yapacağımız ilk iş, kamburumuzu atmak
Helva yememiz için, şekeri, una katmak
Bir miktar su ekleyip, tatlıyı adil tartmak
Bu basit işe hâki, tutkallar arıyoruz
Her on yılda kırılan, kolları sarıyoruz…


Ya gafiliz veyahut mutfakta biz değiliz
Elimizde kepçe yok infakta biz değiliz
Bahçede, tarlalarda, tabakta biz değiliz
Her aşirete saki, tutkallar arıyoruz
Ecnebi diyarlardan, çareler tarıyoruz…


Bin yıl birlik içinde, yaşayan cümle halklar
Yeter ki makul olsun, mevcut durumu saklar
Her zümre üzerinden, kalksın basit yasaklar
Bu dururken zoraki, tutkallar arıyoruz
Çok ucuz sebeplerle, gönüller kırıyoruz…


Zulüm, aslında cümle, Müslüman kavimlere
İlim, ibadet, ihlâs üzere daimlere
Yeter artık dur olsun, emperyal zalimlere
Katran değil! Ak-pâkî, tutkallar arıyoruz
Gelir o günler diye sabırla duruyoruz…


Ama yakın inşallah, un, su helva olacak
Bir de şeker kattık mı? Sofralara dolacak
Kendisini mutfakta, sanan damda bulacak
Misli Mevlana, Baki tutkallar arıyoruz
Koşuyoruz az kaldı, hedefe varıyoruz…



Salih Yıldız…20.03.2012