12
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2044
Okunma
Ne gül dikecek bir bahçe ne de kazma kürek kaldı
Ne sevmek için bahâne ne sevmeye yürek kaldı
Her şey öyle yozlaştı ki müziğimiz de değişti
Ne rast ne acemâşiran ne de nişâbürek kaldı
Öyle bozuldu ki düzen ne kânun ne kadı kaldı
Ne hormonlanmamış sebze, ne yemeğin tadı kaldı
Kerem-Aslı, Ferhat-Şirin, Arzu-Kamber nerde şimdi?
Târihe gömüldü hepsi, sevdâların adı kaldı
Târihimizi unuttuk ne kırk etek ne fes kaldı
Bilinen iki antik kent, bir Side bir Efes kaldı
Yavaş yavaş yitti herşey, zaten bizde ne kaldı ki?
Hakk geri istediğinde verecek son nefes kaldı
Değişti yemek kültürü ne pilav ne kuru kaldı
Yıkıldı bütün kaleler üç beş parça suru kaldı
Her gün biraz ısınıyor Dünyâ da yaşlandı artık
Sürekli dönüyor ama belli bir kaç turu kaldı
Hoyratça yaşandı aşklar ateş söndü koru kaldı
Ne lâlenin kırmızısı ne sümbülün moru kaldı
Şöyle geriye baktım da ne çok şeyi yitirmişiz?
Geçen yıllardan geriye soracak çok soru kaldı
Yaktılar tüm ormanları ne çam ne de kayın kaldı
Vatansızlardan geriye yolda bir kaç mayın kaldı
Pek çok şehit verdik ama yakın kalleşlerin sonu
Şehirleri temizledik dağda üç beş hayın kaldı
Nice Mehmet’ten geriye soğuk mezar taşı kaldı
Analarda ne sabır ne dökecek göz yaşı kaldı
Son darbeyi vurmak için kıstırmıştık tam yılanı
Kuyruğunu ezdik ama İmralıda başı kaldı
Geçiyor işte ömrümüz çoğu gitti azı kaldı
Bâzı günlerin acısı bâzısının hazı kaldı
Bir miras bırakmak için gerek yok zengin olmaya
Veysel garibandı ama türküleri, sazı kaldı
Son olarak.....
İçilen kahveden geri bir telve bir hatır kalır
Ermiş biri öldüğünde kabri bize ’yatır’ kalır
Dostlarım okusun diye bir kaç dörtlük karaladım
Bir gün göçeyler giderim, benden üç beş satır kalır.
.
5.0
100% (9)