10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2252
Okunma
Ansızın geceye kabus gibi çöktü hüzün
Daldı odaya, başköşeye oturdu
Davetsiz, yüzsüz misafir misali…
Sevda vurgunu yemiş, dost kazığı yemiş,
Bin parçaya bölünmüş yüreğe minnet…
Buldular birbirlerini uyuzlar…
Verdiler hüzünle kafa kafaya,
Ver gitsin…
Yürek kanıyor, neşe ölüyor…
Kimin umurunda?
Hüzün, sen tuz bastın gönül yarama
Neşem gelmiş iken yanaşma bana
Emdiğin kanımı geri ver bana
Kara bulutlarını al git dağ başına
Git, Dicle ile Fırat’tan iç kana, kana
Her şeye rağmen mutlu olmaya çalışan,
Sevgiyi ucundan yakalamışken neşe...
“Vur kardaş sazın teline” ile çakırkeyf olmuşken...
Hüzün bu, durur mu hiç…
Deştikçe deşiyor… Hatırlatırım sana…
Demesi yetiyor…
İğnenin ucunda gezinen,
Pamuk ipliğine bağlı neşe uçurumdan aşağı…
Ortalık toz duman…
Kara bulutlar kaplar dört bir yanı…
O güzelim şarkının yerini,
“Bana ne yazdan, bahardan” aldı
Neşe karalar bağladı, hüzün oynadı…
Git, ne olur artık bulaşma bana
Canım yanıyor bak, girme kanıma
Yaptıkların yeter, yetti canıma
Yalvarıyorum bak artık Huda’ma
Hüzünsen ne zıkkımsan, var git yoluna…
d.adıbelli/17/10/2007