İstediği her şeyi, o anda hazır bulan,
Hiç ihtiyaç duymadan, gani ve zengin olan.

Bulmak aramak değil, emir’e amadelik,
Zaten Cenabı Hak, tek sahip ve tek melik.

O her zaman verendir, asla yarım dilemez,
Kimse yardım edemez, evsafını bilemez.

Özellere egemen, bu ismin eserleri,
Onlar ki Allah’ın, seçilmiş neferleri.

Ayrımcılık yapamaz, bir görürler vücudu,
Ahadiyet-ü ayni’l, ariflerin şuhud-u.

Var sayalım bir insan, adı da olsun Ali,
Onu Ali olarak, bilir cümle ahali.

Söz konusu kişinin, azaları ayrılır,
Elleri, ayakları, kaşı, gözü sayılır.

Sayıldıkça çoğalır, Ali’ye nispet olan,
Oysa hiçbir şey yok ki Ali’den ayrı kalan.

Hepsi onu anlatıp, onu tarif etmekte,
Sayısı çoğalsa da, tek Ali’de bitmekte.

Böyle bir teşbihten, hareket edilince,
İsimlerin örgüsü, başlar inceden ince.

Lafız’ından manaya, Tevhit fikri oluşur,
Bütün farklı nispetler, bir vücutta buluşur,

Bu vücut bölünemez, tek ve ayanı Vahit,
Onun varlığı vacip, arifler buna şahit.

“El-Vacid” talep eder, asla ret edilemez,
Böyle bir iradeyi, hiçbir şey etkilemez.

Ehli Tevhit bilir ki, hazır olan beş şey var,
İlahi tüm esmalar, Tüm eserler (eşyalar),

Hakkın tüm fiilleri, sıfatları ve Zat’ı,
Hakka isnat etmekle, bulmaktadır rahatı.

Zira “benim” demeye, edep eder büyükten,
Sahibine vererek, kurtulurlar bu yükten.

Nefse kıyamet kopar, faniye ölüm gelir,
Başka bir dirilişle, Cenabı Hak can verir.

Böyle özel kulları, gök kubbenin altında,
Onları Allah bilir, kimler gönül tahtında?

Hak taala bunların, gönlüne gönül verir,
Aramızda hazırlar, onları bilen bilir,

Her neyi dileseler, onlar hazır bulurlar,
Sadakatle yaşarlar, Salihlerle olurlar.

Ya Rab irademizi, iradene ram eyle,
Dünya ve ukba’mızı, hep şenlendir neşeyle.

08.03.2012…Mustafa Yaralı