Her anda ve her yerde, hazır ve nazır olan,
Kendisini eksiksiz, kusursuz şahit kılan.

Görmede ve bilmede, açık gizli müsavi,
Şahadeti eksiksiz, kusursuz, net ve kavi.

En büyük (Âli) şahit, tasavvur olunamaz,
Baş gözüyle bakarak esrarı bulunamaz.

“Onu gözler göremez, o gözler kaplayandır”
Zahir batın her âlem, ona gayet ayandır.

Bir kısım insanların, görmesi ilmincedir,
Böylece bu görüşe “İlmen yakinlik” denir.

Bir kısım insanlara, eşyalardan görünür,
Bu da “Ayn-el yakınlık” olmasıyla bilinir.

Üçüncü “Hakkel yakin” “fenafillâh” olana,
Benliğinden kurtulup, Hakla Hakkı bulana.

Burada şahit Hak, kul da onun aynası,
Asla mümkün değildir, o gözlerin kayması.

Görmek, kulda mukayyet, Hak katında mutlaktır,
Bu manada görmekle, gören görülen Haktır.

Bunun için “Âli’dir” “Şahadet” derecesi,
Âlemi eşya görmek, hakikatin perdesi.

Şahitliğin zuhuru, yaratma fiilinden,
“Eşhedü” diyen Haktır, kullarının dilinden.

Besmelenin “B” harfi, bu sırra kapı açar,
Bütün fiillere ve faile vurgu yapar.

İsmi “Allah” olandır her fiili işleyen,
Kesin bir şahitlikle, “bilinmeyi” isteyen.

Bu yüzden ki yaratan, her işine şahit dir,
Kullarında mukayyet, mutlak ona ait dir.

Bu bağlamda görünen, görenin ta kendisi,
Onun nuruyla bakan, gözlerin efendisi.

İnşallah açar Rabbim, cümlenin can gözünü,
“Eşhedü” diyen dilin, yalanlamaz sözünü.

26.02.2012…Mustafa Yaralı