7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1326
Okunma

Bedeninde dünyayı mı taşırsın
Sende yüzbin türlü hüner var aşkım
Kabuk tutan yaraları kaşırsın
Sen gel yine ellerinle sar aşkım!
Dağların var ovaların çölün var
Dere tepe nehirlerin gölün var
Telli turnam gövel ördek sülün var
Sen hasreti göçen kuştan sor aşkım!
Karlı dağlar seyrine doyulmuyor
Seslensem ardına yâr duyulmuyor
Coştun yine dalgalar durulmuyor
Yelkenini bir ummana sür aşkım!
Mor dağlarda sümbül çiğdem gül olur
Gahi yanar dağlar her dem kül olur
Havva’sına Adem olan kul olur
Sen cennetin kapısında dur aşkım!
*
Bu nasıl yâr yanar döner cihandır
Hayâl ile gerçeği bir rüyândır
Dünyanın güneşten koptuğu andır
Güneş halâ kâlbimizde kor aşkım...
Kopar iken dünyamız nâr güneşten
İçimize de/mi düştü ateşten
Sendin güneş olup bağrımı deşen
Aşkın koronası tende yâr aşkım...
Aşkına hükümlü tutkun bu sanık
Seline tutuldu uyur uyanık
Anaforlu yılan sel boz bulanık
Beni yaştan(?) boğan boğa zor aşkım...
Bilmem ecel kapımı ne gün çalar
Bu aşk beni dilim dilim parçalar
Bakiyim diyenler avucun yalar
Sen’le beni bir me/zara kor aşkım...
Şaban AKTAŞ
02.03.2012