7
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1103
Okunma

“Ürkek bir hezeyandan başka
Ne kaldı elimizde sevecek…”
Tarifsiz acılar gibi;
Gölgeleri savruluyor günün
Bir izmarit dumanında avuntu
Ve genzi yakan buluşmalar
Ciğerlere iyot kokusu siner
Hançeresiz boşluklardan…
Bir mum yak!
Alevinde gizlensin anılar
Hiç yaşanmadı diyemezsin
Ya da ölüm andı içilmedi
Gölgesiz şehirlerin hurçlarında
Kayıpları topluyor çocuklar
Kızıl bir öfkenin arkasında
Sekerek…
Ve bir oto şasesinde infilak
Yer infilak/gök infilak
Bir acı boşluğunda
İki kanat çırpışı
Kan sızıyor
Yanakları
Serçenin…
Hangi el
Kırılası bendinden
Umuda zehir kusan
Hangi dil zehirli
Dili kurşun
Eli mavzer
Kırılsın!
Demiyorum
“kırılma da gör beni”
Gör ki şafaklar uyansın
Kini meczup uykusundan
Özgürlüğü büyüt yüreğinde
Çünkü kuşlar öyle rota bulur
Ve öyle nikâhlanır sevgiler
Yetimleri saymazsak
Sarsaktır ölüm kimine
Kimi ise baş eyler zalime
Dirilerek gider kavgaya
Bölerek uykusunu
Kefeni yastık
Yüreği can…
Öder harcırahını sevdasının
Ölüm haczi dayanmadan kapıya
Erkekçe...
24 Ocak…UĞURLAR OLA…
5.0
100% (7)