muştunun hararetli dudağındayım ülkem
gelsen ayaz gecelerime
ısınacak birden hecelerim
sabahı görecek esmer çocuklar
daye’lerin bir daha ağlamayacak
yabo’ların bir daha şiirsiz kalmayacak
günün yirmi dört saatini
bin bir rengini yad etmekle
vakit geçirecek dengbej’lerin
söz bağrında hayat diyecek....
kırlangıç kokulu akşamındayım ülkem
asırlardır açık penceremde gelişini özlemekteyim
konarsan ellerime konargöçerliğim(iz) bitecek
köyüm eski havasına bürünecek
badem çiçeklerim daha şen açacak
gelecek mazi olmaktan çıkacak
alfabemizin bozulmamış
yıkılmamış diri sözcüklerinde...
seni tespih tespih sayıklamanın duasındayım ülkem
sen de biliyorsun aşkımız böyle yavan
böyle yasak
böyle dört duvar ardında
böyle birkaç adımlık yol değildi(r)
ki cizre botana nuh peygamber uğrarken
bizim aşkımız mem û zîn destanıydı
ve bizim sevdamız sîyabend û xecé zamanıydı
süphan dağlarına kar taneleri düşerken
van gölü maviliğinde...
seni dimdik ayakta
seni kendine iyi bakacak vakitte bulma arzusundayım ülkem
ah ülkem
ah can dediğim
ah öksüz çocukluğum
ah yetim yurdum bir gül
gülsen çiçeklenecek her bahar
her şarkı melodisine kavuşacak
ve her masal mutlu sona ulaşacak
gülümsemenin kehribar kokusunda...
_________________
Daye: Anne
Yabo: Baba
Mem û Zîn: Mem û Zîn, Ahmed Hani’nin (Kürtçe:Ehmedê Xanî) 17. yüzyıl’da yazdığı ünlü manzum eseri.
Sîyabend û xecé: Xece, Van’da Sipan Dağı civarında yaşayan çok güzel bir kız... onun aşıkları çoktur. fakat o yalnızca Siyabend’i seviyor. Tüm
aşk efsanelerinde olduğu gibi bunların da kavuşmalarına engel olan birileri vardır. aşıkları ve akrabaları... onlar kaçmaya karar verir. sipan dağında yaşamaya çalışırlar kaçak olarak. bir yaban keçisini yakalamaya çalışan Siyabend sipan dağının uçurumlarından düşer ve dağın altında bulunan Van Gölü’ne düşmek üzere çaresiz yuvarlanır. fakat uçurumda bulunan bir ağaç onun düşmesini engeller. Siyabend o ağacın sivri dallarından yararlanarak tutunmaya çalışır. fakat yaralanır ve tutunarak hem yukarıdan seslenen Xece’ye olan
aşk acısı hem de kan içindeki vücudunun acısı içinde çaresiz kalır. Xece’nin (Hatice) onu kurtarmak için onun yanına gitmekten b
aşka çaresi yoktur. Hem o ölürse ben yaşayamam diyerek
ölümü göze alır. o da atlar ve Siyabend’in tutunduğu ağacın üzerine düşer. onun ağırlığıyla sallanan ağaçta tutunamayarak ikisi Van Gölü’ne düşer. onların burada aylardır yalnız yaşadığını bilenler, onların bu şekilde düşerek öldüklerini sonradan ağacın dallarının kırık olması ve kan izleri taşımasından anlarlar. söylenenlere göre onların tam düşüp öldüğü yerde daima iki tane kavak ağacı bulunur. kimileri de onların izlerinden kalan yerlerde her bahar mevsiminde iki grup halinde (Xece ve Siyabend) güzel kokulu
güller yetişir...
dengbej: Söz anlatıcıları, halk ozanları.
______________________________________
...............................
Mehmet Selim ÇİÇEK 13 Aralık 2011,,,01.29,,,Gelibolu