2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1529
Okunma
Bir resmi kuruluşun duvarına asılmış
Resmi bir resim gibiyim
Alnımda ince çizgiler
Elimde avucumda kalan son sen parçalarıyla besleniyorum
Malum soğuk kar ve rüzgar
Kış şartlarında yaz aylarının verdiği rehavet
Dilimde iki makam farklı ve alışılagelmemiş bir nihavent
Ulusa sesleniş gibi sanki ama ulus Kızılay arası değil bu yakarış
Herhangi bir radyonun herhangi bir frekansı gibi cızırtılı ve netsiz
Biraz yalnızlık biraz düşsel bir kıyamet
Elimden geleni ardıma koymuyorum
Oysa ardım sıra gelene inat hızlı ve koşar adım
Ben adımın ardında kalırım bazen adım gibi yalın
Yine de art arta artıyor içimdeki bu kızıl öfke
Neye niyet neye kısmet eşliğinde şarkılar söylerken
Yatak döşek uyuşmalar eşliğinde pervasız gülüşmeler
Ve ne zaman iç olsa içim,içim dışıma çıkar
Rakı tat vermez bu nasıl bir eziyet tanrım
Bir günah bir keçi ve ben
Mırıldandığım ismin aslında ama isminde geçen harfler anlaşılır değil
Bilmediğim bir harf okuyamadığım bir dil ve duymadığım bir çığlık sanki
Asfalt boyu düzensiz yol çizgilerinin eğriliği gibi bazen hayat
İstikameti değiştirmeyen yön levhalarına inat gidişler
Dönülmez levhalarından dönüşler
Girilmez tabelasından girişler
En iyi bildiğin yol bildiğin yoldur misali harita kullanmadan gidilen
Stabilize aşklar
Sanadır yar
Anlamını dahi bilmediğim bu yakarışlar
A.B.2011
5.0
100% (2)