7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
746
Okunma
Güvercinler ikiye ayrılır;
Doğa
Ve
Meydan.
Meydancılar,
Sever, ekmek elden,
Su gölden yaşamayı.
Oh be!
Ne güzel yaşam,
Ha bire birileri,
Hem de
Hiç tanımadık birileri,
Allah bin kere razı olsun!
Ha bire yemleyip duruyorlar…
Aman canım,
Ne güzel işte,
Şimdi çıkacaksın,
Uçacaksın,
Kanat çırpacaksın,
Yem bulacaksın,
Bu arada,
Bir şahin,
Kartal,
Ya da
Hacı Murat çıkacak karşına,
Ölüm tehlikesi kapıda.
Şimdi,
Kim uğraşacak bunlarla?
Doğacılar ise
’Özgürlük benim karakterim’ der
Zülfü’ cüm gibi;
Ey özgürlük!
Der.
Ekmeğimi taştan çıkarırım,
Allah’ın izni ile
Allah bana,
Bu kanatları niye verdi?
Çalışırım,
Eşek gibi
Gece demem,
Gündüz demem,
Gerekirse
Gözümü bile kırpmam,
Yemimi taştan çıkarırım!
Ne kadar da
Güzel demiş;
Bülbül gardaş;
Bülbülü altın kafese koymuşlar
İlle de
Vatanım demiş.
Sadece
Arpa buğday yerim,
Yine de
Hürriyetim.
Beni satın alabilirsiniz ama
Ruhumu asla!
Hürriyet,
Söz konusu ise
Gerisi teferruattır!
Neymiş O öyle?
Sabahtan akşama,
Aynı meydanda,
Pinekle dur!
Meydancı;
Ya bir gün,
Yem kesilir?
Ya da
Gürültü koparsa?
Yıllarca hazıra konan ben,
Açlıktan ölürüm valla.
Hürriyet mi?
Dediniz…
O neymiş ki
Öyle?