Softa, hakka yakin görür kendini Dilinin söyledigiyle, yüregi uzak Gezer dolasir, aklinca kurur tuzak Kendini bilgin sanar, ilme uzak
Doksan dokuz tesbihsi hep elinde Namaz vakti hic düsmez dilinde Kendisi gibi, düsünmeyen birine Ayrilinca bey namaz der dilinde
insanin cemali kendi hali Dünyanin ahvali bilinir gayri Softanin hurafesi olmus ilmi Bektasiyi görünce unutur ! imani dini
Bu hal ile ; nerye varilir Utanmada irfana ilme sarilir Hakikati görünce, ilme darilir. Softanin iflas tarihi yakindir.
Softa ilmin olmadigi yerde, cambazdir Bir anda olup biten her seye, nazirdir Bektasi baba, haktan hazirdir Softa, utanmada ! her halinde hirsizdir.
Softa, insan ; ayriminin günahi vardir Giydigin elbise gozün kadar, dardir Anladinise, söylediklerim ne kadar haktir Bektasinin gözü, hali ; pürü PAKTIR.
27/06/2004
VAHAP CEViK.
Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SELAM İMANIM HAMEM AYINDAYZI BU SAHTE SOFTALAR İSLAMA COK ZARRA VERDİLER EMEVİLERİN TORUNLARI ZAMANLA TUM İSLAM ÖMETİ BİLCEKKİ CUMURİYETE İSLAMİYETE ETİKLERİ HAYINLIKLARI GUN GELCEK ŞAHİ MERDANA EHLİ ZÜLFÜKARINA BU SAHTE HESABI VERCEKTİR İMANIM ŞEREF EMEK DOYDUM BU YİĞİT SAYFANDAN VE ÖZÜNDEN, BAZI ŞEYLERİ PAYLAŞAYIM SAYIN ŞAİİR DOST,, UYGULAMA
A) Temel Kavramlar
Laiklik İlkesinin "Sahte Dindarlık ve Bâtıl İnançlar" bahsinde karşımıza çıkan temel kavramlar şunlardır:
Bâtıl alışkanlık ve inançlar, Softa sınıfı, din simsarlığı, sahte din, ikinci din, tarikat, dervişlik, çelebicilik, halifelik, hurafe, falcılık, büyücülük, türbedarlık, evliya, yatır, gerçek din adamları, Kubilay.Aşağıda tanımlamaya, açıklamaya çalıştığım bu kavramları ne kadar iyi öğrenirsek, öğrendiklerimizi unutmazsak, Atatürkçülüğü bir düşünce sistemi olarak o kadar kolay öğrenir, o kadar kolay anlatır, ondan o kadar fazla istifade eder, onu o kadar verimli işler, geliştiririz.
1) BÂTIL ALIŞKANLIK VE İNANÇLAR
"Bâtıl" Türkçe sözlüğe göre "doğru ve haklı olmayan", "çürük, temelsiz" demektir. Bu tanımdan anlaşılıyor ki öyle alışkanlık ve inançlarımız vardır ki doğru değildir, temelsizdir, çürüktür. örnekler: Yağmur duası, adak adama, yatırdan dilekte bulunma...
2) SOFTA SINIFI
"Softa"nın eski anlamı, "medrese öğrencisi"dir. Kökü eski Grekçe'den Arapça'ya geçmiş olan "sofia" sözcüğü olabilir. Yine eskiden ilmiye sınıfından olanlara aşağılayıcı anlamda softa denirmiş. Günümüzde şu iki anlamda kullanılmaktadır:-Bir görüşe, bir inanışa körü körüne bağlanmış olan kimse,-Yaşadığı çağın gerisinde kalmış, geri kafalı kimse.
"Softa sınıfı" derken, bu son iki anlama uyan kimselerin oluşturduğu topluluk kastedilir.
3) DİN SİMSARLIĞI
Simsarlık "komisyonculuk"la aynı anlama gelir. Komisyon (simsariye) "bir işte aracılık yapan kimseye verilen yüzde pay" demektir. Buna göre "din simsarlığı", dinî değerleri kullanarak, bundan kazanç sağlama" faaliyetidir. Örneğin İslam bahane edilerek insanlardan para toplanması... Akla "Deniz Feneri" davası geliyor.
4) SAHTE DİN, İKİNCİ DİN
Sahte din (ikinci din) gerçek dinin (burada gerçek İslam'ın) aslına benzetilerek yüzyıllar boyunca birçok insanın katkı ve eklemeleriyle oluşturulmuş birtakım inançların ve uygulamaların tümüdür. Adından da anlaşılacağı üzere -Yaşar Nuri Öztürk'ün ifadesiyle- Kur'an'daki İslam'la hiçbir ilgisi yoktur. Bir tür "içten olmayan", yapmacık, sözde dindir. Gerçek İslam'a nüfuz etmiş, onunla iç içedir.
Bu terimlerin sözlük anlamlarını aşağıda veriyorum:
-Tarikat: Aynı dinin içinde kimi esaslarla birbirinden ayrılan yollardan her biri (Nakşibendilik, Bektaşilik, Mevlevilik gibi).
-Dervişlik: "Derviş" bir tarikata girmiş, onun kural ve törelerine bağlı kimsedir. Yoksulluğu, çilekeşliği benimsemiş kimse anlamına da gelir. "Dervişlik" doğal olarak derviş olma halidir.
-Çelebicilik: Eskiden, "Bektaşi ve Mevlevi pirlerinin en büyüklerine verilen unvan" anlamına gelirdi.
-Halifelik: Halife Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve Şeriat'ın koruyuculuğunu yapmakla görevli kimsedir. Aynı zamanda Osmanlı padişahlarının kullandığı unvanlardan biridir.
-Türbedarlık: Türbedar bir türbede hizmet gören, türbeyi bekleyen kimse, türbe bekçisidir. "Türbe" genellikle "ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı"dır.
-Evliyalık: "Evliya" karşılık olarak Türkçe Sözlük "erenler, ermişler, veliler, yatır" sözcüklerini veriyor. "Evliyalık" için "ermişlik" diyor. "Ermiş"in tanımı şöyle: Dinsel inançlara göre kendisinde olağanüstü güç bulunan kimse.
-Yatır: Belli bir yerde gömülü bulunan, olağanüstü gücü olduğuna ve insanlara yardım ettiğine inanılan ölü, evliya.
6) HURAFE, FALCILIK, BÜYÜCÜLÜK
-Hurafe: Dine sonradan girmiş boş, temelsiz inanç.
-Falcılık: Falcının işi. "Falcı" fala bakmayı kendine geçim yolu yapan kimse. "Fal" geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası gibi şeylere bakarak anlam çıkarma.
-Büyücülük: Büyücünün yaptığı iş, sihirbazlık. "Büyücü": büyü yapan kimse, sihirbaz. "Büyü": Doğa yasalarına aykırı sonuçlar elde etme iddiasında bulunanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, sihir.
7) GERÇEK DİN ADAMI
İslam dinini, Kur'an'a ve gerçek hadislere dayanarak, hurafelerden arındırılmış olarak, hiçbir çıkar beklemeden öğrenen, öğreten ve uygulayan din âlimi.
8) KUBİLAY
Yedeksubaylığını yaparken, Aralık 1930'da Menemen'de yobazlar tarafından, 24 yaşında katledilen Devrim şehidi.
B) Yardımcı Kavramlar
Atatürkçü düşünce sistemi insanın bireysel hayatıyla ilgili bazı esaslar koymakla birlikte, toplum hayatı ile çok daha fazla ilgilidir. Gerçekten, Atatürkçülüğün On İlkesi esas itibariyle toplum ve devlet hakkındadır. Bu sebepledir ki toplumsal yaşamla ilgili bazı kavramları, uzmanlık alanımız ne olursa olsun, genel olarak öğrenmek zorundayız. Yoksa, Atatürkçü Düşünce'yi anlamakta zorlanırız, tam olarak anlayamayız, bu yüzden de gerçek bir Atatürkçü olamayız. "Sahte Dindarlık ve Bâtıl İnançlar" kesimi kapsamında bilmemiz gereken başlıca yardımcı kavramlar şunlardır:
Tekke, zaviye, türbe, şeyhlik, İslamiyet'in ilk parlak devirleri, gelenek ve görenekler, zihniyet, Diyanet İşleri, hutbe, maneviyat, kurum, fizikötesi.
Bu kavramların anlamlarını ilgili sözlüklere bakarak, halk için yazılmış kitaplara, ansiklopedilere başvurarak öğrenebiliriz, uzmanlara sorabiliriz. Birkaç arkadaş bir araya gelerek, "imece" yoluyla araştırır, birbirimizi bilgilendirebiliriz. <<<<<<<
Cami ile Cem'e gitmekle olmaz
Gerçek oruç tutup namaz kılana, Can kurban anlı açık yüzü ak ölene, Güvenim yok iki ayaklı yılana, Gerçek sırdaşını satmakla olmaz.
Namaz kılar elde gezer karayla, Nefsi doymaz işi,gücü parayla, Kalptedir doğruluk değil kurayla, Cami ile cem'e gitmekle olmaz.
Yiğit Şah Merda'nım Şah Merdan Ali, Hacı Bektaş Veli dünyanın gülü, Hüseyin'ime zindan Kerbela çölü, Hüseyin'ime iskence etmekle olmaz.
Ben tanımam olur olmaz çakalı, Adam değil hüner sayar sakalı, Henüz okumamış hayat okulu, Cami ile ceme gitmekle olmaz.
Sahte softa sahte dinlere tapkın, Gider yanlış yola dönmezki zıpkın, Sözde hacı hoca hemde çok çapkın, Gizli gölgelere yatmakla olmaz.
Özünü ikileme kalbinle tanış, Güzel bir şey cemle cami ye inanış, İkilikli olma tek yönlü konuş, Can ile can dostu satmakla olmaz.
Veysel der ki; Önce dürüstlük hastır, Gerçek bir ibadet kalbimde histir, Sahte softa olmak özenti süstür, Karaya beyaz ak katmakla olmaz.
Veysel Şimşek
< KALEMİNE ÖMRÜNE SAĞLIK ŞAHİ MERDAN YARDIMCIN OLA BU MATEMİ KERBELA YASINIDAN DOYALI HAK HIIZR YARDIMCIN OLA KERBELA MATEMİ ÇÖL YANIYORDU, GÖK YANIYORDU,GÖNÜLLER YANIYORDU,DİLLER HAYKIRIYORDU;SU....SU.....SU...... İMAM HÜSEYİN BAŞINI KALDIRDI "BU NE TUFANDIR YARAB" DEDİ. GÖNÜLLER SUSMUŞ, YÜREKLER SUSMUŞ, VİCDANLAR SUSMUŞTU. BİR AVUÇ İNSAN, İNSANLIK DEĞERLERİNİN YAŞATILMASI İÇİN KANLA MESAJ YAZIYORDU...EHL-İ BEYT KADINLARININ FERYADI ARŞ-I ALAYI İNLETİYORDU.KEFENSİZ ŞEHİTLER KANLAR İÇİNDE YATIYORLARDI. İŞTE MİNİ MİNİ ALİ ASKER...SANKİ HALEN PARMAĞINI EMİYORDU.İŞTE KARDEŞİ YİĞİT ABBAS.KANLAR İÇİNDEYDİ YÜZÜ SEÇİLMİYORDU.KOLLARI YOKTU.İSYANI BİTMEMİŞTİ.İŞTE 18 YAŞINDAKİ FİDAN BOYLU ALİ EKBER'İ... YUMRUKLARI SIKILIYDI,GÖZLERİ AÇIKDI.SANKİ KENDİSİNE BAKIP GÜLÜMSÜYORDU... İMAM HÜSEYİN İNİLERCESİNE "YARAB! BANA SABIR VER, SABIR VER. "DEDİ... FIRAT MASUM MASUM AKIYORDU....ÇÖL YANIYORDU...İNSANLIK FERYAT EDİYORDU: SU... SU... SU... VE YÜRÜDÜ İMAM HÜSEYİN...GÜNEŞ YAKIYORDU...İMAM HÜSEYİN TEK TEK YÜZLERİNE BAKTI. AAAAAHHHHHH YİĞİT KARDEŞİM ZEYNEP! NE OLMUŞ SANA...NE HALDESİN BÖYLE...SANA EMANETTİR EHL-İ BEYT KADINLARI YILMA YIKILMA SEN.SANA MUHTAÇTIR ZEYNEL ABİDİNİM... ZEYNEBİN SABRI KALMAMIŞTI...KARDEŞİ HÜSEYİN İN YÜZÜNE BAKTIĞINI GÖRÜNCE
FERYADINI YER GÖK İNLEMEYE BAŞLADI: ARTIK KAYBEDECEĞİ BİR ŞEY KALMAMIŞTI.YAKINLARININ VE EVLATLARININ ACISI İLE ÖLÜMÜ MİLYON KEZ TATMIŞTI... ÖLÜM NEDİR Kİ?... KAVUŞMAKTIR... DEDESİYLE, BABASIYLA KARDEŞLERİYLE VE SEVDİKLERİ İLE BİRLEŞMEKTİ...DEDESİNİN KILICINI ALDI, BABASININ SARIĞINI TAKTI VE DEDESİNİN HEDİYE ETTİĞİ ZÜLCENAH İSİMLİ ATINA BİNDİ.VE ÖLÜM MEYDANINA GELDİ.AT ÜZERİNDE SANKİ BABASI ALİYE BENZİYORDU... TÜM METANETİ İLE SESLENDİ... "GELDİM İŞTE... BİR BEN KALDIM...BEN VE SİZLER...
10 EKİM 680 GÜNLERDEN CUMA BİR OK ATARLAR DEDESİNİN ÖPÜP KOKLADIĞI AĞZINA GELİR VE ARDINDAN KILIÇ DARBELERİ İLE KOLLARI KESİLİR...BİR ÇOK ÖLÜMCÜL YARADAN SONRA İMAM DÜŞER ATINDAN...............................
10 MUHARREM GÜNLERDEN CUMA....SONSUZLUĞU AYDINLATMAK İÇİN GÜNEŞ BATMIŞTI O GÜN KERBELADA... YASSI MATEMİMİZ........
Softa, hakka yakin görür kendini Dilinin söyledigiyle, yüregi uzak Gezer dolasir, aklinca kurur tuzak Kendini bilgin sanar, ilme uzak
Doksan dokuz tesbihsi hep elinde Namaz vakti hic düsmez dilinde Kendisi gibi, düsünmeyen birine Ayrilinca bey namaz der dilinde
insanin cemali kendi hali Dünyanin ahvali bilinir gayri Softanin hurafesi olmus ilmi Bektasiyi görünce unutur ! imani dini
Bu hal ile ; nerye varilir Utanmada irfana ilme sarilir Hakikati görünce, ilme darilir. Softanin iflas tarihi yakindir.
Softa ilmin olmadigi yerde, cambazdir Bir anda olup biten her seye, nazirdir Bektasi baba, haktan hazirdir Softa, utanmada ! her halinde hirsizdir.
Softa, insan ; ayriminin günahi vardir Giydigin elbise gozün kadar, dardir Anladinise, söylediklerim ne kadar haktir Bektasinin gözü, hali ; pürü PAKTIR. --------------- Softa ile ilgi harika bir şiir okudum.Kutlarım saygı ve sevgilerimle...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.