2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
736
Okunma
Kahpe pusulara düşüp
Ayaz rüzgarlar da üşüyorum
Kendi kendimi tanıyamaz oluyorum bazen
Bazen kendi kurduğum düşümde kor oluyorum
Bazen de kendi külümden toz olup savruluyorum rüzgarlarla
Sabit ise tecrübe ile hayat bu ne azaptır ey hat
Ve bu ne hayattır sıkıştığım gelecek ve geçmiş arasında
Dudaklarımı kanatırcasına öfkelerimi sorguluyorum günlerdir
Her defasında düşüyor kalkıyor,bıkmıyor ve ne düşmekten
Ne de inadına kalkmaktan yoruluyorum
Söyle ey sevgili neyi sorguluyorum
Ne neden niye nerde nasıl diye
Cevabını aradığımız sorulardan bıkmadan
Bıktığımız hataları tekrarlamaktan usanmadan
Ve kül kedisinin ayağı sandığımız ayaklarımıza
uygun ayakkabıyı aramaktan yoruluyorum bazen
balkabağına dönüşmeden koşuşturmaktan
dünyayı kurtaran adamın oğlu olma çabalarımdan yada
olur olmaz mayın saldırısına uğrayıp kolumu bacağımı bir yerlerde bırakmaktan habire
bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı diyen atalarımdan
ve üzerine korkarak bastığım bu topraktan utanıyorum
haksızlık etmemek için Romeo ve jüliete
Saygımdan…
varlık sahasında yokluk ile robinson gibi
Yaşamaktan…
Yoruldum.
Riyadan,yalandan
kırmızıya boyanmış avuçlarımızdan
yağmura hasret kaldığında üzerine dolu yağan Anadolu dan…
Har vurup harman savurmalarımdan
Yok edişe ortak oluşumdan
utanıyorum,maden ocağında ölüp,ölümünden sonra
Alnına kaderi buydu diye yazılan işçini çocuğundan
Ve alnına kendi kanı ile şahadet şerbeti içti yazılan ana kuzularından
Bıktım sorgulamaktan
Yoruldum kovalamaktan
Çünkü biliyorum
Kaçan kovalanırda
Hep haz alırmış kovalanmaktan
Ama ben sıkıldım hayatla ebe sobe oynamaktan
A.B.2011
5.0
100% (2)