0
Yorum
0
Beğeni
4,0
Puan
1474
Okunma
Zemheri ayında yaz gücüğe demiş ki;
“Hani benim gozellerim
Gerdan açıp gezenlerim?”
Gücük oradan seslenmiş;
“Gozellerini göze koydum
Tandır başına, düze koydum
Var git hallerine bir bak” demiş.
diye bir hikâye anlatırdı Anam
İşte böyle bir gün böyle bir havada
Lapa lapa kar yağarken dışarıda
Dağ, taş, dere, tepe, her yer beyaz
Beyazın, ayazın bol olduğu vakitte
Biz mahalle çocukları, çocukluk bu ya
İçimiz kıpır kıpır attık kendimizi dışarıya.
Başladık sağa sola koşmaya
Kar taneleriyle yarışmaya
Herkes bir yerlere koşarken
Ben rotamı çizmiş idim evvelden
Bir cılga yol, belli belirsiz onu takip ederken
Arkta sular göründü hemencecik erkenden
Kar yumakları arasından yolunu bulmuştu sular
Akıp gidiyordu sanki eski sevdalar
Gürültülerle birlikte
Osman Bey’in değirmeni göründü ilerde
Çingi taşlarla örülmüş duvarları
Öte geçede Cin’in kavakları.
Köy değirmeni işte; toprak damı bembeyaz
Girdim kapısından içeri, dışarısı ayaz
İki sevdalı taş öğütüyor buğdayı sarmaş dolaş
Bir ihtiyar değirmenci; iki büklüm uğraşta
Şu güzelliğe bir bak çalışıyor bu yaşta
Adı değirmenci Şevket; Yusufoğlu dedem
Ak düşmüş saçlarına fakirlikten kederden
Eli, yüzü, kirpikler, giydiği şalvar beyaz
Beyazın güzellikleri bir arada
Çocukluğumda tanıdım beyazı burada
Kar beyaz, öğütülen un beyaz
Yılların çarkı öğütmüş dedemi; saçı sakalı beyaz
Ey beyaz üçlüsü! Üçünüzü anladık da
Bir daha gelecek mi şu bizim yaz?!
KADİR ACI, 25.10.2011, KAYSERİ.
4.0
100% (1)